Ta ki bir gün gelip de canıma tak edene kadar öyle devam etti. | Open Subtitles | استمرّ الوضعُ هكذا إلى أن فاضَ بي الكيلُ ذاتَ يوم. |
Senin yaşlı olduğun gerçeği, hepimizin bir gün öleceği gerçeği çok büyük olduğu için evrendeki hiçbir şeyin önemli olmadığı gerçeği. | Open Subtitles | الحقيقة أنكَ عجوز، الحقيقة أنكَ ستموت ذاتَ يوم الحقيقة أن الكونَ كبيرٌ للغاية، ولا شيءَ من ذلكَ يهم |
Fakat bir gün yoldaşlarım bir burjuva yakalamışlardı ve elime bir silah tutuşturdular ateş etmemi istediler. | Open Subtitles | لكن ذاتَ يوم.. قبضَ رفاقي على رجلٍ رأسمالي وسلّموني سلاحًا.. وأمروني بإطلاق النار. |
Bunu şimdi anlıyorum ve bir gün sen de anlayacaksın. | Open Subtitles | إنّني أرى ذلك الآن و ذاتَ يوم ستراه أيضاً، لكن إلى حينه... |
Benim hayalim bir gün halkımın tıpkı böyle bir masaya oturup kendi göç hikayelerini anlatması ve bunun Küba'dan tekneyle gelmekten öte bir ilginçlikle algılanmaması. | Open Subtitles | حلمي أن يجلس شعبي ذاتَ يوم حول طاولة كهذه و يروي قصص هجرتهم، و لا تبدو أغرب من مركب صيد من "كوبا" |
İçgüdülerin seni bir gün büyük bir kral yapacak. | Open Subtitles | .سيجعلوا منكَ ملكا عظيما ذاتَ يوم |
Yaşayan herkes bir gün ölmek zorundadır. | Open Subtitles | جميع الأحياء يجب أن يموتوا ذاتَ يوم. |
Umarım bir gün başmelek Gabriel'in sevgisini kabul etmeyi öğrenirsin. | Open Subtitles | أملي هو أنكَ ذاتَ يوم سَتتعلم قبول محبة المخلوق السامي "غابريال". |
bir gün canımı almaya geleceğini söylemişti. | Open Subtitles | سوفَ تأتين من أجلِ إراقةِ دمي ذاتَ يوم |
bir gün ülkeme geri döneceğim. | Open Subtitles | ذاتَ يوم... سوف أعود لِمنزلي ... |
Seni bir gün Cennete geri götüreceğim. | Open Subtitles | سَترجعي إلى السَماء ذاتَ يوم. |