Mesela, önemli belgeler, günlüğüm, ve O tarz şeyler. | Open Subtitles | مثل الوثائق الهامة ومذكراتي , ذاك النوع من الأشياء |
- O tarz bir çocuk değildi. | Open Subtitles | إنه ليس من ذاك النوع من الأولاد |
Bu O tarz bir parti olacak öyle mi? | Open Subtitles | إنها ذاك النوع من الحفلات |
Umarım o tip bir kız olduğumu düşünmezsin. | Open Subtitles | آمل أن لا تظنّ أني من ذاك النوع من الفتيـات |
Sadece konuşacağız, değil mi bayım? Ben O tür biri değilim. | Open Subtitles | قل ما لديك الآن سيدي، لست من ذاك النوع من الرجال |
Yani tüm o zenginlik ve güzelliğe rağmen, sanırım erkeklerin kolaylıkla sıkılacağı türden bir tip. | Open Subtitles | على الرغم من كونها غنية و جميلة أعتقد أنها ذاك النوع من النساء التي يسأم منها الرجال بسهولة |
Ama sen Öyle biri değilsin. | Open Subtitles | ولكن لم تكن ذاك النوع من الأشخاص |
Ben, başkasının diş fırçasını kullanan tiplerden biri değilim. | Open Subtitles | لست ذاك النوع من الأشخاص الذين يستخدمون أغراض الغير |
O tarz hipnoz değil Bay Reese. | Open Subtitles | ليس ذاك النوع من التنويم المغناطيسي يا سيّد (ريس). |
O tarz bir not değil. | Open Subtitles | لم تكن ذاك النوع من الرسائل |
Harry'ye de dedigin gibi bu O tarz filmlerden degil be kanka. | Open Subtitles | كما قلت لـ(هاري)... إنه ليس ذاك النوع من الأفلام |
Harry'ye de dediğin gibi bu O tarz filmlerden değil be kanka. | Open Subtitles | كما قلت لـ(هاري)... إنه ليس ذاك النوع من الأفلام |
Sanırım ben o tip kızlardan değilim. | Open Subtitles | انا اعتقد بانني لست من ذاك النوع من الفتيات |
Kızı da tanıyorum. Yani, o tip değil. | Open Subtitles | وانا اعرفها , اقصد , انها ليست ذاك النوع |
O tür bir kız olmadığınızdan eminim. | Open Subtitles | انا متأكد أنكِ لستِ من ذاك النوع من الفتيـات |
Evet, öyleler, ama benimki O tür bir çocukluk değildi. | Open Subtitles | أجل, صحيح. لكن طفولتي لم تكن من ذاك النوع. |
Hani, seni bu trene kadar takip edecek türden? | Open Subtitles | ذاك النوع من الرجال الذي من الممكن أن يلحق بكِ على هذا القطار؟ |
Bazı insanların inandığı, bazı insanların da inanmadığı türden bir hikâye. | Open Subtitles | ذاك النوع من القصص التي يؤمن بها البعض ويستنكرها آخرون |
Öyle biri olduğunu sanmazdım. | Open Subtitles | لم أكن أتوقع بأنه من ذاك النوع |
Öyle biri oldugunuzu düsünmemistim. | Open Subtitles | لم أظنك من ذاك النوع |
Ben, başkasının diş fırçasını kullanan tiplerden biri değilim. | Open Subtitles | لست ذاك النوع من الأشخاص الذين يستخدمون أغراض الغير |
Pazar günü kiliseyi havaya uçuran tiplerden. | Open Subtitles | من ذاك النوع الذي يفجر الكنيسة في يوم الأحد |