| Alper paldır küldür işe gidiyorsun. | Open Subtitles | ماذا؟ ألبر، أنتَ ذاهبٌ الى العمل على عجل |
| Bambu ormanının ilerisine korumaya yemin ettiğim yere gidiyorsun. | Open Subtitles | أنتَ ذاهبٌ إلى الجانب البعيد من غابة الخيزران، إلى المكان الذي أقسمتُ على حمايته |
| Evet, Kyle artıkevine gidiyor. Ait olduğu yere. | Open Subtitles | أجل إن كايل ذاهبٌ الى منزلهِ و هو هناك حيثُ ينتمي |
| Bir yere mi gidiyorsun, yoksa sadece gidiyor musun? | Open Subtitles | اذاً , أانتَ ذاهبٌ لمكان ما ؟ ام فقط عابر سبيل ؟ |
| Senin çekim hatasının ne demek olduğunu bilmemen yüzünden duruşmaya mı gideceğim? | Open Subtitles | أنا ذاهبٌ إلى المحكمة لأنّك لاتفهمين معنى اللقطات الغير معدلة ؟ |
| Markette tanıştığım şu kadınla dışarı çıkıyorum. | Open Subtitles | أنا ذاهبٌ إلى موعد مع تلك الفتاة التي التقيتُها في المتجر. هل أبدو حسن؟ |
| Gizli bir göreve mi gidiyorsunuz profesör? | Open Subtitles | أنت ذاهبٌ في مهمةٍ سرية أيها البروفسور |
| Nereye gidiyorsun diye sorma gereği bile duymuyorum. Neden biliyor musun, çünkü sormama gerek yok. | Open Subtitles | لن أسألكَ إلى أين أنتَ ذاهبٌ حقاً أتريد أن تعرف لماذا؟ |
| Nereye gidiyorsun diye sorma gereği bile duymuyorum. Neden biliyor musun, çünkü sormama gerek yok. | Open Subtitles | لن أسألكَ إلى أين أنتَ ذاهبٌ حقاً أتريد أن تعرف لماذا؟ |
| Veba salgını muhtemel bir köye gidiyorsun. | Open Subtitles | أنت ذاهبٌ الى قرية من المحتمل تعرضها للطاعون. |
| Zırvalık. Demek savaşa gidiyorsun öyle mi? | Open Subtitles | كلام فارغ، أنت ذاهبٌ لتشارك في الحرب إذن، صحيح؟ |
| Fransa Turu'na mı gidiyor ne? | Open Subtitles | انه ذاهبٌ إلى سباق الدراجات الفرنسي يا رجل |
| Motorcuların mangal partilerine gidiyor filan değilim. | Open Subtitles | إنّ ذلك ليسَ وكأني ذاهبٌ إلى حفلةٍ شواء من دونِ دراجة فحسب. |
| Pantolon değil adeta çuval. Jay Leno falan gibi gözüküyor. Kiliseye gidiyor sanırım. | Open Subtitles | منطاله مِثل المظلّة يبدو وكأنّه ذاهبٌ إلى الكنيسة |
| Dükkâna gidiyor. Hemen dönecek. | Open Subtitles | إنّه ذاهبٌ للمحل ، لن يأخذ وقتاً طويلاً |
| Beni bu dövüşten çeksende gideceğim. | Open Subtitles | حاولي إخراجي من هذا , أنا ذاهبٌ على أي حال |
| Avukatıma gideceğim. Diosa'daki payımı satabilmem için kontrat hazırlatacağım. | Open Subtitles | ذاهبٌ لرؤية محاميّ، لجعله يكتب العقد، حتى أستطيع بيع حصتي من ديوسا |
| Avukatıma gideceğim. Diosa'daki payımı satabilmem için kontrat hazırlatacağım. - Jax'e söyledin mi? | Open Subtitles | ذاهبٌ لرؤية محاميّ، لجعله يكتب العقد، حتى أستطيع بيع حصتي من ديوسا |
| Kadınıma diz koruyucu almak için çıkıyorum. | Open Subtitles | أنا ذاهبٌ لشراء منصاب الركبة, لسيّدتي. |
| Yarın Norco'ya doğru yola çıkıyorum. | Open Subtitles | أنا .. أنا ذاهبٌ إلى نوركو يوم غد |
| Yani Varşova'ya gidiyorsunuz. | Open Subtitles | فاذاً , أنت ذاهبٌ الى وارسو |
| Bu yüzden bu gece iş gezisine gideceğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | و لذلك, ستقول الليلة بأنك ذاهبٌ خارج البلدة في رحلة عمل |
| Sana ölümüme gittiğimi söylemiştim. Ama başka bir yol buldum. | Open Subtitles | قلتُ لكِ أنّي ذاهبٌ إلى حتفي لكنّي وجدتُ طريقةً أخرى |