"ذلك الصندوق" - Translation from Arabic to Turkish

    • o kutuyu
        
    • şu kutuyu
        
    • o kutunun
        
    • bu kutuyu
        
    • o kutuda
        
    • O kutu
        
    • o sandığı
        
    • O kutuya
        
    • o kutudan
        
    • bu kutunun
        
    • bir kutu
        
    • kasada
        
    • Bu kutu
        
    • Bu kilidin
        
    • O sandıkta
        
    o kutuyu bir daha düşürürsen seni vururum. Open Subtitles أسقط ذلك الصندوق مرة أخرى وسأطلق النار عليك.
    Sonra o kutuyu uzağa, büyük ve boş bir odaya koyup, kapıyı kapattığımı düşünürüm. Open Subtitles وبعدها، أتخيّل نفسي أضع .. ذلك الصندوق في حجرة فارغة كبيرة وأغلق بابها
    Hey, siz saçmalığı kesin. şu kutuyu indirip çadıra götürün. Open Subtitles أنتما أوقفا هذه السخرية وانزلا ذلك الصندوق وضعاه في الخيمة
    Duygularımın yoğunlaştığını hissettiğimde, boş bir kutu düşünürüm ve hislerimi o kutunun içine koyarım. Open Subtitles حينما أشعر أن عواطفي , ستُسيطر عليّ , أتخيّل ببساطة صندوقاً خالياً وآخذ ما أشعر به وأضعه , في ذلك الصندوق
    Vonage gibi şirketler örneğin. Aslında sıradan bir telefonu alıyorsunuz, fişini bu küçük kutuya takıyorsunuz ki bu kutuyu şirket size veriyor, onu da kablolu modeminize bağlıyorsunuz. TED شركة مثل فاونيج تقوم بوصل جهاز الهاتف المعتاد بالصندوق الصغير الذي قاموا باعطائه لك ,ويتم وصل ذلك الصندوق بجهاز المودم
    o kutuda bunlardan birçoğunu sakladığına eminim. Open Subtitles أشك أنها قد تضع الكثير من المجوهرات في ذلك الصندوق
    O kutu! Bizim için çok iyi, değil mi? Open Subtitles ذلك الصندوق, يعتقدون أننا لا نستحق لمسه, صحيح ؟
    Kan sızmaya başlamadan, o sandığı dışarı çıkarsa iyi olur. Open Subtitles من الأفضل لة أن يخرج ذلك الصندوق من هناك قبل أن تفوح رائحتة
    Gitmeden önce o kutuyu götürür müsün? Open Subtitles هل تستطيعين فحسب أن ترفعي ذلك الصندوق قبل أن ترحلي ؟
    o kutuyu eve getirdiğine inanamıyorum. Open Subtitles لا استطيع تصديق انك احضرت ذلك الصندوق للبيت
    Kolombiya'da yanlış kutuyu karıştırırsanız o kutuyu boylayabilirsiniz. Open Subtitles في كولومبيا,ان تلصلصت حول الصندوق الخاطئ فقد ينتهي المطاف بك بداخل ذلك الصندوق
    Şimdi izninle bana şu kutuyu ver ki ben de yoluma devam edeyim. Open Subtitles وإذا كنت كريماً فأعطنى ذلك الصندوق وسوف أرحل من هنا
    Kazı işlerini hızlandırıp şu kutuyu hemen alalım da bu sefil adadan kurtulalım. Open Subtitles نحن بحاجة لمضاعفة جهود الحفر والحصول على ذلك الصندوق حتى يتسنى لنا الحصول على هذه الجزيرة المهجورة
    Şey sahip olduğumuz her kuruş o kutunun içerisindeydi. Open Subtitles امم كل بنس أمتلكناه كان في ذلك الصندوق المقفل ترجمة : محمد عياد القصبي
    Ve insanlar saatlerce bu kutuyu oturup izliyorlar mı? Open Subtitles يجلس الناس ويشاهدون ذلك الصندوق لساعات متواصلة؟
    Yani o kutuda ne varsa daha kontrolü eline almamış. Open Subtitles وهذا يعني أنه مهما كان في ذلك الصندوق لم يتولى عجلة القيادة بعد
    Sorduğun O kutu bana çok yakın birine aitti. Open Subtitles ذلك الصندوق الذي سألتيني عنه هو ينتمي الى شخص قريب مني جداً
    Kan sızmaya başlamadan, o sandığı dışarı çıkarsa iyi olur. Open Subtitles من الأفضل لة أن يخرج ذلك الصندوق من هناك قبل أن تفوح رائحتة
    Ama O kutuya girecek adam öyle düşünmeyebilir Papaz Efendi. Open Subtitles أجل، شخص سيوضع في ذلك الصندوق قد يخالفك الرأي أيها الموقر
    Ne zaman olacağını kimse bilemez ama bir noktada kukladan daha berbat bir şey o kutudan dışarı fırlayacak. Open Subtitles ,لا أحد يعلم متى بالضبط لكن في نقطة ما, شي ما أسوء من مهرج سيخرج من ذلك الصندوق
    Ama hiçbir Karanlık Olan bu kutunun içindekine sahip olamaz. Open Subtitles لكنْ لمْ يحز أيّ قاتم على ما بداخل ذلك الصندوق
    Elinde inanılmaz bir kutu taşıyordu, içinde bir kadın gövdesi, yarım bir gövde. Gittiği her yerde insanlara sağlıklı bir vajinanın neye benzediğini ve parçalanmış bir vajinanın neye benzediğini öğretiyordu. TED كان لديها ذلك الصندوق المدهش الذي تحمله ولديها تمثال لجسم المرأة بداخله، نصف تمثال، وتعلّم الناس في كل مكان ذهبت أليه ، كيف يبدو شكل المهبل المعافى وكيف يبدو المهبل المشوّه.
    O kasada, senin zarfından daha değerli başka bir şey bulmuş olmalı. Open Subtitles لهذا فقد فعلوا هذا من أجل ذلك الصندوق كان هذا أكثر قيمة لديه من مغلفك
    Eminim Bu kutu çalıntı araba parçalarıyla doludur. Open Subtitles أنا متأكد أن ذلك الصندوق مليء بأجزاء مسروقة.
    Bu kilidin anahtarı nerde ? Open Subtitles مفتاح ذلك الصندوق اللعين لا
    Evet, ama O sandıkta altın ve mücevherden daha fazlası var. Open Subtitles أجل، لكنْ هناك أكثر مِنْ مجرّد ذهب ومجوهرات في ذلك الصندوق

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more