"ذلك شيء" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir şey
        
    • Bu
        
    • çok
        
    Bunu bizim için yaptım, ve birden komik bir şey oldu. Open Subtitles لقد فعلت هذا من أجلنا جميعا وبعد ذلك شيء ظريف حصل
    - İyi bir şey. Mutlu bir yerdeymişsin gibi görünmüyordu. Open Subtitles ذلك شيء جيّد، فلمْ يبدُ أنّك كنت في مكان سعيد.
    Bir anlık tavır değişimine bakılırsa kötü bir şey Bu. Open Subtitles أفهم من التحوُّل الحادّ في مزاجها أن ذلك شيء سيّء.
    - Rio Tinto'lu bir domuz yetiştiricisi mi? - Evet. Bu ilginçmiş. Open Subtitles مزارع خنازير من ريو تِنتو ذلك شيء جديد، أين هي بِنتِي ؟
    Tabii, Bu şey bizimle dalga geçiyor da olabilir ve hiçbir anlamı olmayabilir. Open Subtitles هل تعرفين يمكن أن يكون هذا الشيء يعبث فينا ولا يعني ذلك شيء
    Dün gece beni sarhoş etmeniz çok rezilce bir şeydi. Open Subtitles كان ذلك شيء فاسد لك لتفعله الليلة الماضية، لتجعلني مخمورة
    Yani ben onun dikkatini çekemedim, ama bir şey, bir nesne çekebildi. TED إذن أنا لم أستطع جذب انتباهها, لكن فعل ذلك شيء ما.
    Ve genç bayanlarımız üniforma giyenlerle gurur duyuyorsa Bu utanılacak bir şey midir? Open Subtitles وإذا شعـروا نسـائنـا الشبـاب بالفخرفيأولئكالذينيرتدونـه، هل ذلك شيء يجب أن نخجـل منه؟
    Ama sonra bir şey oldu. Open Subtitles وبعد ذلك شيء حَدِث الوكالة فَقدتْ حساب كبير
    İnsanlar bir konuda senin görüşlerine saygı duyuyorlar. Süper bir şey. Open Subtitles يَحترمُ ناسَ رأيكَ حول الأمور ذلك شيء عظيم.
    Aman Allahım! Yo, yo, yo. Bu iyi bir şey. Open Subtitles لا لا لا ذلك شيء جيد ذلك يعني ان حالتها مستقرة
    Kötü davranışlar cezalandırılıcak, Bu olması gerek bir şey. Open Subtitles الأعمال الشريرة ستعاقب ، ذلك شيء لابد أن يكون
    Kardiyolojiye Bu kadar eğilimli birine bunu söylemek çok garip bir şey. Open Subtitles ذلك شيء غريب جدا يقال لشخص لديه ولع بعمليات القلب.
    Bu ortak noktamız ve evet gerçekten de daha temiz olabilir ama Ken merhametli bir adam ve işte Bu yüzden onunla evleniyorum. Open Subtitles و ذلك شيء مشترك بيننا و نعم , هذه حقيقة, نظافته يمكن أن تكون أحسن من ذلك بكثير و لكنه تماما مليئ بالشفقة
    Bowman, Bu şey bir osuruğu analiz edebilir mi merak ediyorum. Open Subtitles مهلا، بومان، وأتساءل عما إذا كان ذلك شيء يمكن تحليل ضرطة.
    Demek istediğim, çok uzun süredir savaştığımız ve çoğunlukla savaşı kaybettiğimiz Bu hastalık hakkında söylenen inanılmaz cesur şeyler. TED أقصد أن ذلك شيء جريء لقوله عن مرضٍ كنا نحاربه لفترة طويلة وفي أغلب الأحيان نخسر المعركة أمامه.
    Üç yılda dördüncü kez mi? Tavşanlar gibi. çok iğrenç! Open Subtitles أربع مرات في 3 سنوات إن هذا أسوأ من الأرانب ، ذلك شيء مقرف

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more