"ذلك لم يكن" - Translation from Arabic to Turkish

    • bu değildi
        
    • değildi o
        
    • falan değildi
        
    • o değildi
        
    • değilmiş
        
    • olmamıştı
        
    • olmadığını
        
    • olmamıştır
        
    • Hiç hoş değildi
        
    Ancak Milner'ın hafızayla ilgili farkettiği tek şey bu değildi. TED لكن ذلك لم يكن الميزة الوحيدة للذاكرة التي وجدتها ميلنر.
    Seni sevmeyi asla bırakmadığını bilmeni istiyorum. Bizi ayrı düşüren bu değildi. Open Subtitles تعرفين أني لا أنفك عن حبكِ ذلك لم يكن من فرق بيننا
    Anlaşma bu değildi. Open Subtitles ذلك لم يكن اتفاقنا الأتفاق كان تموّل المشروع
    - O ufak bir şey değildi. O kediyi gerçekten severdim. - Evet. Open Subtitles ذلك لم يكن أمررا جللا ، أحببت القطة حقا - أجل، لا -
    - Ne? Özür falan değildi bu. Kazanan olmak güzel bir his. Open Subtitles ذلك لم يكن إعتذار انه شعور جيد عندما تكون فائز
    Ama senin gördüğün o değildi, o sıradan bir köpek değildi. Open Subtitles لكن ذلك ليس مارأيته ذلك لم يكن كلباً عادي فقط
    Onlara binmesine izin vermezlerdi çünkü bu atlar için güvenli değilmiş. Open Subtitles لم يسمحوا لها أن تمتطيهم لأن ذلك لم يكن آمن للخيول
    Nasıldı? Uzun zamandır böyle bir şansımız olmamıştı. Open Subtitles كيف ذلك,لم يكن لدينا فرصة مثل تلك منذ زمن طويل
    Cırcırböcekleri cıvıldayacaklardı, ama bu esprinin hiç komik olmadığını fark edince rahatsız hissettiler. Open Subtitles ستسمعين صوت الصراصير لكن كانوا غير مرتاحين جداً لأن ذلك لم يكن مضحكاً
    Tüm oyuncaklarını başkalarıyla paylaşmak zorunda kalmak ve babanın herkesle roket gemisi yapmasını seyretmek kolay olmamıştır. Open Subtitles أنا أعرف أنني كنت اليوم منشغلاً بالعناية بهؤلاء الأطفال الآخرين أعرف أن ذلك لم يكن سهلاً عليك أن يقاسموك ألعابك
    Bu Hiç hoş değildi. Open Subtitles ذلك لم يكن لطيفاً بالمرة
    Galiba bu akşam yapacağın konuşma bu değildi. Tam olarak değil ama... Open Subtitles أعتق أن ذلك لم يكن الخطاب اعتزمت اعطاءك اليوم بعد الظهر
    İşi bu değildi, ona izin vermelerini beklemeliydi. Open Subtitles ذلك لم يكن عمله، كان عليه إنتظار الضوء الأخضر
    Benden sakladığın tek şey de bu değildi tabii ki. Open Subtitles ذلك لم يكن الشيء الوحيد الذي كنتَ تخفيه عنّي
    Demek istediğim bu değildi. Öyle demek istemedim. Brick, hadi ama. Open Subtitles ذلك لم يكن قصدي , لم اعني ذلك بريك اعتقد بانه قد اخذها بطريقة خاطئه
    Ama bu dosyayı kimseye söylemememin nedeni bu değildi. Open Subtitles لكن ذلك لم يكن السبب الذي جعلني لم أخبر أحدا بخصوص القضية
    Umarım, çok korkutmamışımdır. Niyetim bu değildi. Open Subtitles آمل ألآ أكون قد أخفتك كثيرا ذلك لم يكن في نيتي
    Görüşme değildi o. Bir buluşmaydı. Open Subtitles حسناً، ذلك لم يكن اجتماعاً بل كان موعداً
    Olanlar, numara falan değildi. Open Subtitles بغض النظر ما كان ذلك لم يكن خدعة
    Sevgi falan değildi. Her aile farklı şekilde sevgi gösterir. Open Subtitles ذلك لم يكن حباً - كل أسرة تحب على نحو مغاير -
    - O çoktan ölmüştü Liv. o değildi. Open Subtitles لقد كان ميتاً مسبقا، يا ليف ذلك لم يكن هو
    söylendiğine göre istisna değilmiş. Özellikle en çok tehlike altındaki ormanların çevrelerinde bulunuyormuş. TED قيل لنا أن ذلك لم يكن استثنائيًا، وهذا بوجه خاص على هامش الغابات الأكثر عرضة للخطر.
    Eminim senin başına geldiğinde hiç de hoş olmamıştı. Open Subtitles أنا واثق أن ذلك لم يكن ممتعاً عندما حدث لكِ
    Polisin gelmesi bunun boş bir tehdit olmadığını anlamamızı sağladı. Open Subtitles وصول الشرطة جعلنا نستوعب ان ذلك لم يكن تهديداً فارغًاً
    Bunca zaman kendini ve diğerlerini korumak için yalan söylemek kolay olmamıştır. Open Subtitles ذلك لم يكن سهلاً الكذب طوال الوقت لكي تحمي نفسك ، و تحمي الآخرين
    Hiç hoş değildi. Open Subtitles ذلك لم يكن لطيفا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more