Bunun olmasına izin veren kadın sadece iki adım ötemizde. | Open Subtitles | المرأه التي تستطيع جعل ذلك يحدث على بعد 50 يارد |
Bunun olmasına izin vermem. Bunun olmasına izin vermeyeceğim. Ve Bunun olmasına izin veremem. | Open Subtitles | لن أجعل ذلك يحدث ، لن أسمح بذلك أن يحدث ولن أجعل ذلك يحدث |
Söz veriyorum Beti, Fred ve ben Bunun olmasına asla izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | انا أقسم ، يا بيتي ، أنا و فريد لن ندع ذلك يحدث |
Hayır. Buna izin vermeyeceğim. Hançeri güvenli bir yere sakladığını varsayıyorum. | Open Subtitles | لا، لن ندع ذلك يحدث أظنّكِ تخفين الخنجر في مكان آمن |
Bunun olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع الترك شيء ما مثل ذلك يحدث. |
Ondan sonra ki on yılımı onları arayarak geçirdim. Size de Bunun olmasına izin vermeyin. | Open Subtitles | سأقضي العشر السنوات القادمة في محاولة إيجادهم، فلا تجعلوا ذلك يحدث لكم |
Bunun olmasına neden izin veremeyeceğimizi anlıyorsundur. | Open Subtitles | واعتقد انك ترى لماذا نحن لا نستطيع ترك ذلك يحدث |
- June, ona teslim olacağını söyledi. Bunun olmasına izin vermeyecekti. | Open Subtitles | ولم يكونوا ليدعوا ذلك يحدث وبالتالي ، فقد صنع قنبلة جديدة... |
Öylece durup Bunun olmasına seyirci kalamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أن نجلس مكتوفي اليدين وندع ذلك يحدث |
Şu anda vazgeçmek istiyorsan Bunun olmasına izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | الآن ، إذا أردت الأستسلام لا نريد ترك ذلك يحدث |
Yaptığı onca şeyden sonra Bunun olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | بعد كل شيء فعله لم أستطع أن أترك ذلك يحدث |
Mücadele etmeye devam etseydin seni öldürürlerdi ve ben Bunun olmasına izin veremem. | Open Subtitles | كنت لتكمل مقاتلهم و كانوا ليقتلوك و أنا لن أدع ذلك يحدث |
Artık Bunun olmasına izin vermeyeceğim özellikle de sana. | Open Subtitles | لا أريد أن أدع ذلك يحدث بعد الآن، خاصّة لكِ. |
O ölürse işi bırakıp burayı terk edebilir ve Bunun olmasına müsaade etmesi için çok fazla zaman ve güç harcadım. | Open Subtitles | وإذا توفيت، فقد يترك قوة الشرطة، وقد يرحل، وقد إستثمرت الكثير من الوقت والجهد في هذا الشاب، ولن أترك ذلك يحدث! |
Annem hapse gireceğimden emindi. Bunun olmasına izin veremezdi. | Open Subtitles | كانت أمّي مُتأكّدة أنّي سأدخل السجن، ولمْ تستطع أن تدع ذلك يحدث. |
Biz göze alamazdı Burada Bunun olmasına izin için. | Open Subtitles | نحن لم يمكننا ان نتحمل أن نترك ذلك يحدث هنا |
Annesi olarak, Bunun olmasına müsaade edemem artık. | Open Subtitles | كـ والدته .. لايمكنني ان اجعل ذلك يحدث لمدّة طويلة |
Buna izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | حتى يحصل على كل 10 ملايين دولار لن ادع ذلك يحدث |
Deli gibi oraya buraya saldırdın. Olur böyle şeyler. | Open Subtitles | ذهبتِ مباشرة إلى الهيجان القاتل ذلك يحدث |
Hiçbir zaman birinin binalarımdan birine girip çelik ya da betondan bir kolona sarıldığını görmedim fakat tahta bir binada Bunun olduğunu gerçekten gördüm. | TED | لم أرى أبداً أي شخص يدخل أحد مبانيي ويحتضن عمود من الصلب أو الإسمنت، ولكني في الحقيقة رأيت ذلك يحدث في مبنى خشبي. |
Son perdede vurulmuştum. Çoğu casusun başına gelen de bu galiba. | Open Subtitles | لقد تلقيت رصاصة في المشهد الأخير و أفترض بأن ذلك يحدث لمعظم الجواسيس |
Böyle şeyler yalnızca filmlerde olur, Ajan Scully. | Open Subtitles | لأن ذلك يحدث فقط في الأفلام، الوكيل سكولي. |
Bunun gerçekleşmesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدع ذلك يحدث |
Bu bir iniş. Bu olur. | Open Subtitles | هذا هبوط مفاجئ ذلك يحدث |
Kuzu eti biraz fazla pişmişti ama Olur öyle şeyler. | Open Subtitles | لحم الضأن طُبِخ أكثر من اللازم قليلا لكنَّ ذلك يحدث |