"ذنبي أن" - Translation from Arabic to Turkish

• benim suçum
• benim hatam
• olmaması benim

Sorun yaşaman benim suçum değil. Bu senin fikrindi, değil mi?
ليس ذنبي أن تواجه المتاعب، فتلك كانت فكرتك بالاساس

Eserlerin boktansa ve gelişmiyorsan bunda benim suçum yok.
ليس ذنبي أن عملك اصبح سيئاً و أنك لا تنضج

Senin mısır şekeri çocuklardan birinin madalyamı çalması benim suçum değil.
ليس ذنبي أن إحدى أطفال مملكتك سرقت ميداليتي

benim hatam değil Şeker tarlası çocuklarınızdan biri.. benim madalyamı çaldı.
ليس ذنبي أن إحدى أطفال مملكتك سرقت ميداليتي

Seni seven ve koruyan bir annen olmaması benim suçum değil.
كان ذنبي أن لن تكون لك أم لتحبك و تحميك

Bu benim suçum değil. Şirket alımları dondurdu.
افهمي، ليس ذنبي أن شركة وضعت قانون لإيقاف التوظيف

Ben de söyledim. Hamle yaptı. Kötü gitmesi benim suçum değil.
فأخبرته, وتحرك ليس ذنبي أن الأمر سار بشكلٍ خاطئ

Karı koca arasında çoğu işlerin böyle olması benim suçum değil olayı öyle anlayan da sensin.
وليس ذنبي أن أغلب هذا العمل يكون بين رجال وزوجاتهم، وأنت إفترضت أن هذه هي المعضلة

Dostum, siz götlerin bunu etraflıca düşünmemesi benim suçum değil.
أنت يا رجل، ليس ذنبي أن أحمق مثلك لا يستنتج هذا الأمر.

Tavşan'ın başını belaya sokması benim suçum değil.
ليس ذنبي أن الأرنب توّرط في مشكلة

Şirket krizden etkilendi, benim suçum mu?
هل ذنبي أن الشركة قامت بتقليص العمالة؟

Stanley'nin bütün gün pencereden dışarı bakıp böyle bir olay olmasını beklemesi benim suçum değil.
ليس ذنبي أن "ستانلي" يجلس بقرب النافذة طوال اليوم منتظراُ لحدوث مثل هذا الشيء

- Eyaletin bizi orada tutacak parası yoksa, benim suçum değil.
-ليس ذنبي أن الحكومة لا تحتمل نفقة الحفاظ علينا

Senin oğlan Auggie'nin işi alamaması benim suçum değil hem.
ليس ذنبي أن صديقك " آجي " لم يحصل على العمل

New York'ta yemeklerin içkiyle servis edilebilmesi benim suçum mu?
إذن هو ذنبي أن مطاعم (نيويورك) تقدّم المشروبات الكحولية؟

Şehrin bütçe sorumluluklarını yerine getirmemesi benim hatam değil.
ليس ذنبي أن البلدة لا تجتمع على إلزام بإهتمام بالقروض

Bu benim hatam değil, Fitz halkın içinde Olivia'ya şehvetle bakıyor.
ليس ذنبي أن عيني فيتز لا تبرحان أوليفيا أمام العامة ليس ذنبك؟

Saçının yüzüme doğru gelmesi benim hatam değil.
ليس ذنبي أن شعرها جاء في وجهي

Alice'in artık hayatta olmaması benim suçum.
الذنب ذنبي أن (اليس) قد ماتت