Belki de adam, ilaç alırken gördü onu. | Open Subtitles | أظن إنها تناولت الأدوية في الليلة .السابقة. ربما إنه رأها تتناولها |
İlk olarak onu seçkin bir erkek mağazasından hediye alırken gördü. | Open Subtitles | في البداية, رأها تقوم بشراء هدية من محل خاص بالرجال |
Evet, onu gördüğü ilk dakikadan itibaren yazarın, aradığı kadın olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | أجل من اللحظة التي رأها عرف أنها السيدة المدخنةالتي كان يبحث عنها |
Onu alırken gördüğü hediyeyi fark etti. | Open Subtitles | وعندها لاحظ الهدية التي رأها وهي تشتريها |
Sebze aldığı adam onu dün gece geç saatlerde görmüş. | Open Subtitles | الرجل الذى تشترى من عنده الخضروات رأها بالأمس |
Koyu renk bir sedanda bir çift görmüş. | Open Subtitles | قال بأنه ربما قد يكون قد رأها لقد قال بأنه رأي إثنين داخل سياره سيدان |
Brüksel'de onu gören birinden duydum sırt ağrıları varmış ve çok yorgunmuş. | Open Subtitles | أحدهم رأها في بروكسل قال بأنها كانت تشكو من ألم ظهرها وكانت متعبة جدًا |
Ancak o anda zil zurna sarhoştu ve gördüğünü iddia ettiği perinin boynuzları altı kıvrımlı ihtiyar, alacalı bir koyun olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكنه كان ثملاً جدا آنذاك والجنية التي يزعم أنه رأها اتضح انه خروف أبقع |
Adam kızı tek gördü, kendine güveni geldi ve harekete geçti. | Open Subtitles | رأها الرجل لوحدها شعر بالثقة وقام بحركته |
Ve Tanrı bu inanılmaz deri nakline hayran oldu ve o da bunun çok iyi olduğunu gördü. | Open Subtitles | .و الخارقأعجببالسديلةالجلدية. و رأها رائعة |
Benim zevkime uymuyordu ama burada olan müşterilerden biri gördü ve ilk görüşte bayılıp satın aldı. | Open Subtitles | ذلك ليس من ذوقي لكن تصادف وجود إحدى زبائني رأها,أحبها,و اشتراها فورا |
Gönderdiğin e-postayı başka kimse gördü mü? | Open Subtitles | الرسالة الإلكترونية التي رسلتها هل رأها أحدٌ أخر ؟ |
Locke gördüğü harita üzerinde takıntısı gün ve gün büyüyordu, tüm soruların cevabının onda olduğunu düşünüyordu. | Open Subtitles | تزايد هوس جون بالخريطة التي رأها مفكرا انها ممكن ان تحتوي على اجابات |
Yaşadığı dünya, gördüğü şeyler... | Open Subtitles | العالم الذي عاش فيه , والأشياء التي رأها |
Wegener hareket eden kıtaları Grönland'a yaptığı birçok gezide gördüğü yüzen dev buzullarla karşılaştırdı. | Open Subtitles | ماثل ڤيجنر تحرك القارات بتحرك جبال الثلج الطافية والتي رأها في أثناء عمله بجرينلاند |
Tahminimize göre girerken görmüş ve kapıyı peşinden kapatmış. | Open Subtitles | تخميننا انه رأها تدخل و من ثم ركل الباب ملاحقا اياها |
Onu sadece su altında görmüş ve at kuyruğu olduğunu tahmin etmiş. | Open Subtitles | أنهُ فقط رأها تحت الماء وأفترض أن شعرُها هو السبب. |
- Ön kapıdan girmiş, ama bir görgü tanığı, onun arka pencereden sürünerek çıktığını görmüş yani bu durumda, o bizim tek şüphelimiz. | Open Subtitles | لقد دخلت من الباب الأمامي ولكن شاهد رأها تزحف خارجة من النافذة الخلفية لذا في تلك اللحظة هي المشتبه بها الوحيدة |
Görünen o ki, onu gören son kişi sizsiniz... canlı olarak. | Open Subtitles | على مايبدو، أنّك كنت آخر شخصٍ رأها على قيد الحياة |
Onu hayatta gören en son kişi sendin bu da seni şüpheli konumuna getirir. | Open Subtitles | أنت كنت آخر من رأها حية وهذا يجعلك مشتبه به |
Öldüğünü kabul etmiyor. Yakın zamanda onu gördüğünü sanıyor. | Open Subtitles | لم يتقبل الأمر يظن إنه رأها مؤخراً |
Kim onu görüp de "İşte bu çocuklarımın annesi olmalı." dedi ki? | Open Subtitles | من رأها وقال هذه المرأة التي اود ان تكون والدة اطفالي ؟ |
Ona söyle, onu tekrar görürse birini daha alırım ve birini daha ve birini daha... | Open Subtitles | أخبريه لو رأها مرة أخرى فسأقلع واحدل آخر وآخر .. و آخر |
Bir dakkika. Belki başka biri onu görmüştür. | Open Subtitles | دقيقة من فضلك، ربما رأها احداً هنا |