Ama konumuz bu değil. Konu şu ki, onu evle konuşurken gördüm. | Open Subtitles | هذه ليست النقطة الهامة النقطة المهمة هى أننى رأيته يتحدث مع منزله |
Ama sonra Susie'yle sanki ondan hoşlanıyormuş gibi konuşurken gördüm. | Open Subtitles | وبعدها رأيته يتحدث مع سوزي كأنه معجب بها |
Sonra onu kızınızla konuşurken gördüm ve durumu yanlış anladım. | Open Subtitles | ثم رأيته يتحدث مع إبنتكما قرأت الموقف بصورة خاطئة |
Sanırım Amy Vandenburg'la konuşuyordu. - Ha, şu kız... | Open Subtitles | أعتقد أننى رأيته يتحدث مع (آيمى فاندينبيرج) |
Ward'du. Franklin öldürmeden önce onunla konuşurken gördüm. | Open Subtitles | كان وورد، رأيته يتحدث مع فرانكلين |
Onu polislerle konuşurken gördüm Clyde. Ben mi? | Open Subtitles | (لقد رأيته يتحدث مع رجال الشرطة، يا (كلايد أنا؟ |