| Senin için değildi. Bunu gördüm. | Open Subtitles | لم يكن الأمر هكذا بالنّسبة له لقد رأيتُ ذلك |
| - Saul gözlerinde Bunu gördüm diyorum. | Open Subtitles | (سول)، لقد رأيتُ ذلك في عينيه. |
| Kendim gördüm. | Open Subtitles | رأيتُ ذلك. |
| Görmedim sanma! Hile yaptın. | Open Subtitles | لقدْ رأيتُ ذلك, كنتَ تغش |
| Mezar Odasındaki, örme kumaşta görmüştüm. | Open Subtitles | لهذا السبب يبدو الرمز مألوفاً جداً لقد رأيتُ ذلك على النسيج في القبو |
| İnsanların asla eve dönmeyenleri uzun süreler beklediğine çok şahit oldum. | Open Subtitles | لقد رأيتُ ذلك في كثير من الأوقات، الناس ينتظرون الناس الذين لا يعودون لمنازلهم أبداً |
| O şeyin ne yaptığını gördüm. Konuşmak filan istemiyor. Affedersin. | Open Subtitles | رأيتُ ذلك الشيء أثناء عمله، لا يريد أن يتحدّث |
| Bunu gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ ذلك |
| Bunu gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ ذلك |
| Evet Bunu gördüm. | Open Subtitles | نعم، رأيتُ ذلك |
| Bunu gördüm. | Open Subtitles | لقدْ رأيتُ ذلك |
| Eskiden adını bir aile yadigârında kazınmış olarak görmüştüm. | Open Subtitles | بالماضي ، رأيتُ ذلك منقوشاً على أثر قديم. |
| Chil-Chun muharebesinde ne kadar vahşi ve kötü olduklarına bizzat şahit oldum! | Open Subtitles | رأيتُ ذلك بنفسي في معركة (تشيل-شون) رأيتُ كيف غدوا ذو شراسة وشرٌّ مفرط! |
| Hey, yaptığını gördüm! | Open Subtitles | ! رأيتُ ذلك عليّ الذهاب |