Ben bu yükseklikten çok şey gördüm, ama böyle bir şeyi asla. | Open Subtitles | رأيت الكثير من الأشياء من على هذا الارتفاع، لكن لا شيء كهذا |
Ve ben çok şey gördüm. İyi. Bunu Ford'a faksla. | Open Subtitles | وقد رأيت الكثير جيد أرسل الفاكس إلى منزل فورد |
Peynir Dünyası'nın gezici ve genç bir müdürü olarak... bir çok şey gördüm. | Open Subtitles | بصفتي مديرا شابا متنقلا لمؤسسة الجبن المتعددة الفروع رأيت الكثير من الأشياء |
Birinin atık su kanalına çalışmaya gidişini çok gördüm. | Open Subtitles | رأيت الكثير من الرجال يذهبون للعمل في المواسير |
Dermatolojide iken bundan çok gördüm. | Open Subtitles | رأيت الكثير مِنْ هذا عندما قمتُ بدورتي في طب الأمراض الجلديةِ |
Ben kan ve ölüm çok gördük çünkü. Ben ne olacak biliyorum. | Open Subtitles | لأنني رأيت الكثير من الموت و الدم, وأعرف ما الذي سيحدث |
Bazı şeyler evet ama pek çok yere gittin, çok şey gördün, heyecan verici bir hayat yaşadın. | Open Subtitles | بعض الاشياء, نعم, ولكنك ذهبت الى بعض الاماكن المتعددة انت رأيت الكثير, انت لديك حياة مثيرة |
Size şunu söylemeliyim ki, hanımefendi, bu işte pek çok şey gördüm ama bu çok başka bir şey. | Open Subtitles | لن أكذب عليكِ يا سيدي ظننت أنني رأيت الكثير في عملي لكن هذا شيء مختلف |
Bu işte pek çok şey gördüm ama bu çok başka bir şey. | Open Subtitles | ظننت أنني رأيت الكثير في عملي لكن هذا شيء مختلف |
Eğer öyleyse daha önce gördüklerime hiç benzemiyor ve ben bir çok şey gördüm. | Open Subtitles | لوأنهكذلك, فهو ليس كأيّ شئ رأيته من قبل و أنا رأيت الكثير |
Genç olabilirim, ama ben de çok şey gördüm geçirdim. | Open Subtitles | قد أكون صغيراً لكنني رأيت الكثير في زماني |
Papazlık görevim sırasında bir çok şey gördüm ama böylesine iğrenç bir ithamı ilk kez işitiyorum! | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير خلال عملي كقسيس و لكن لم أر شيئاً مثيراً للاشمئزاز لهذه الدرجة |
Yıllar içinde çok şey gördüm, ama böylesini görmedim. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير على مر السنين ولكن لا شيئ مثل هـــذا |
Kesinlikle anlaşılır ama sizi daha iyi hissettirecekse, ...bu işi uzun zamandır yapıyorum ve bir çok şey gördüm ve söylemeliyim ki endişelenecek hiçbir şeyiniz yok. | Open Subtitles | أنا أتفهم ذلك كليًا لكن إن كان هذا سيشعرك بتحسن فأنا أنا أفعل ذلك منذ وقت طويل ولقد رأيت الكثير من الأشياء |
Sana anlatmak istediğim o kadar çok şey gördüm ki... | Open Subtitles | بالشهرين الماضيين رأيت الكثير من الأشياء رغبت بأخبارك عنها |
Kanalizasyonda o şeylerden çok gördüm ben. | Open Subtitles | أجل لقد رأيت الكثير من الأشياء الطافية هنا من حديقة الحيوان |
Bu tür babaları çok gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من الآباء من هذا القبيل. |
Malzeme atılışını çok gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من الإنزال الجوي |
Bugün bunlardan çok gördük. | Open Subtitles | رأيت الكثير منها اليوم |
Henry, sen New York'un en eski fayton şoförü olarak, çok şey gördün geçirdin. | Open Subtitles | هنري, اقدم واجمل شائق تاكسي في نيويورك, لقد رأيت الكثير. |
Görmemem gerek bir sürü şey gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من الأشياء التي لا يجب علي رؤيتها |
Aslında itiraf emeliyim çok fazla gördüm. | Open Subtitles | في الواقع ، رأيت الكثير منهم أكثر مما أهتم أن أعترف |
- beni affetmeni istiyorum... çok fazla şey gördüm... | Open Subtitles | .ميليسا)، أريدكِ أن تسامحيني) .. لقد رأيت الكثير في حياتي |