Soğanların gelecek yıl hayatımın önemli bir bölümünü kaplamasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد البصل أن يكون جزءً رئيسياً في حياتي في السنة القادمة |
Raporum, birliğinizde kalıp kalmamanız konusunda önemli bir etken olacaktır. Komiser Brant, oturun. Olay şu ki Doktor bu, yapabileceğim tek iş ve eğer kovulursam eminim ki gerçekten umursamaz bir şey yapabilirim. | Open Subtitles | تقريري سيكون عاملاً رئيسياً في بقائكَ بالقوات من عدمه. |
Duruşmada önemli bir tanık olacağım, Paddy suçlu bulunursa infaz edilmesinin sebebi ben olacağım. | Open Subtitles | سأكون شاهداَ رئيسياً في المحاكمة .. و سأكون السبب في مثول بادي لحكم الاعدام اذا وجد انه مذنباَ |
Onların yerlerine bizim adamlarımız gelecek ve sen Mary bunda önemli bir rol oynuyorsun. | Open Subtitles | سيلغون ويستبدل تابعونا بهم. وأنت يا (ماري)، تلعبين دوراً رئيسياً في ذلك. |
Türkçe'de incir bahçesi anlamına gelen İncirlik, 11 Eylül'den beri Afganistan ve Irak savaşlarında önemli bir üs olarak kullanılıyordu. | Open Subtitles | (أنجرليك)، التي تعني "البستان" بالتركية، كانت منذ الـ11 من سبتمبر... محوراً رئيسياً في حربي (أفغانستان) و(العراق). |