adamın adını hatırlamadın diye dinlemiyorsun derler. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ تَذْكر اسم رجلِ يَعتقدُن بأنّك لا تَستمعُ إليهن |
Lois. Kardeş kavgası, bir Spike Lee filmindeki beyaz bir adamın diyalogları kadar doğal. | Open Subtitles | قتال الأخواتِ والإخوةِ طبيعي كحوار رجلِ أبيضِ في أفلام سبايك لي |
Bana baskı altında ezilmeyecek en iyi adamı bul. | Open Subtitles | ابحث عن أفضل رجلِ متوفرِ الذي لن ينهار تحت الضغط. |
Dinle, tatlım. erkeğin aşkı ile kadının aşkı arasında büyük fark var. | Open Subtitles | أصغِي يا طفلتي بين حبّ إمرأةِ و حبّ رجلِ هناك إختلاف ضخم |
Onu bir başka adama teklif etmesi, ona sahip olduğunun kanıtıydı. | Open Subtitles | عرضها علي رجلِ آخرِ كَانَ دليلا علي انة إمتلكَها |
- erkek erkeğe zaman. | Open Subtitles | نعم. دعنا نَعمَلُ هذا. أي قليلاً وقت رجلِ. |
Peki arka koltukdaki eli baltalı adamla ilgili de bir hikaye yok mu? | Open Subtitles | إنتظرْ لحظة ألا يوجد هناك قصة أخرى حول رجلِ بفأسِ مختبئ في المقعدِ الخلفيِ في سيارة امرأة؟ |
- Masum bir adamın hislerini korumak için yapıyoruz. | Open Subtitles | حَسناً، نحن نَحْمي ببساطة مشاعر رجلِ بريءِ. |
Beni bir adamın altına s.çması için komplo kurmaktan tutuklayacaksanız tutuklayın. | Open Subtitles | بمؤامرةِ مُحَاوَلَة لجَعْل a فضلات رجلِ ملابسه الداخلية، ثمّ غرامة، يَمْضي. |
Tanıdığım en iyi olay yeri araştıran adamın yanında duruyorsun, ama burada biryerlerde kan bulabileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | أنت تَقِفُ بجانب أفضل رجلِ مشهدِ أَعْرفُ، لكن أنا لا أعتقد هناك دمّ في تلك الحجارةِ. |
adamın birinden hamile kalmak isterken diğerinden kalmamaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أنا يُمْكِنُ أَنْ أَعتقدَ، هي كَانتْ تُحاولُ الحَبْل مَع رجلِ واحد بينما يَتأكّدُ بأنّها لَمْ بآخرِ. |
Bana diyorsunuz ki, 27 milyon $ değerindeki bir ekibi bir tek adamı kurtarmak için göndermek kötü bir ticari karardı. | Open Subtitles | أنت الذى أقترحُ إرسال فريق إنقاذِ يساوي 27مليون دولار لإنْقاذ حياه رجلِ واحد إنه قرار عملِ سيئِ |
Tokatçıların iki numaralı adamı, Seul'daki en büyük suç organı. | Open Subtitles | العدد 2 مِنْ رجلِ وكي اكبر عصابة في سيؤول |
Antony'nin adamı Posca ile teslimatın ayrıntılarıyla ilgili görüşüyorum. | Open Subtitles | أنني أَتّفق مع رجلِ أنتوني، بوسكا، على تفاصيلِ التسليمِ. |
Dinle, tatlım. erkeğin aşkı ile kadının aşkı arasında büyük fark var. | Open Subtitles | أصغِي يا طفلتي بين حبّ إمرأةِ و حبّ رجلِ هناك إختلاف ضخم |
Bir erkeğin kolları eşit olmalı pipisinin ucuyla eşit. | Open Subtitles | أي كفّات رجلِ يَجِبُ أَنْ تَكُونَ مستويةَ برأسِ له يَتبوّلُ يَتبوّلُ. |
Hiçbir erkeğin kızı için yeterince iyi olamayacağını düşündüğünü söylemişti. | Open Subtitles | قالَ بأنّه ما إعتقدَ أي رجلِ كَانَ كفء بما فيها الكفاية لبنتِه. |
İki güçlü genç bir adama karşı kendilerini savunabilirler. | Open Subtitles | ولدان قويان سَيَكُونانِ قادران على الدِفَاع عن أنفسهما ضدّ رجلِ واحد |
Yapılı biriydi. Ve erkek memesi vardı. | Open Subtitles | هو كَانَ، مثل , a heavyset رجل و كَانَ عِنْدَهُ أولئك، تَعْرفُ، صدور رجلِ. |
Peki arka koltuktaki eli baltalı adamla ilgili de bir hikaye yok mu? | Open Subtitles | إنتظرْ لحظة ألا يوجد هناك قصة أخرى حول رجلِ بفأسِ مختبئ في المقعدِ الخلفيِ في سيارة امرأة؟ |
Yalnızca bir erkekle doymayan bir yapın var. | Open Subtitles | جلدكَ مقدّرُ لأبداً لا يَكُونُ راضي مَع فقط رجلِ واحد. |
bir adam hakkında. Karısını terketmiş ve çok zengin olmuş. | Open Subtitles | انة يَغنّي حول رجلِ الذي يَتْركُ زوجتةَ ويُصبحُ رجلاً غنياً. |