Rutherford, Yeni Zelanda'nın uzak bir bölgesindendi ve bir çiftlikte büyümüştü. | Open Subtitles | كان رذرفورد من منطقة نائية في نيوزيلاندا و نشأ في مزرعة |
Şimdi atoma, Rutherford'un ayak izlerini takip edecek yeni nesil bilimadamları gerekiyordu. | Open Subtitles | احتاجت الذرة الآن إلى جيل جديد من العلماء ليسير على خُطا رذرفورد |
Yolu onu Britanya'ya, Machester Üniversitesi ve Ernest Rutherford'a götürdü. | Open Subtitles | قادته قدماه إلى بريطانيا إلى جامعة مانشيستر و إرنست رذرفورد |
Geçen kış Rutherford'da destekçilerimiz için bir resital verdik ve o oradaydı. | Open Subtitles | القينا كلمة الشتاء الماضي في مدرسة رذرفورد لندعم رعاتنا وهو كان موجودا |
Ernest Rutherford ve Niels Bohr, görünüşe bakılırsa birlikte çalışmaları en beklenilmeyen tamamen farklı iki kişilik... | Open Subtitles | لقد كانا إرنست رذرفورد و نيلز بور لقد واجه ذلك شخصيتان شديدتا الاختلاف و أبعد المتعاونين احتمالاً أن يتعاونوا |
Rutherford ve Bohr insan neslinin yetiştirdiği en olağandışı zihinlerin ikisiydi. | Open Subtitles | لقد كان رذرفورد و بور اثنان من أكثر العقول التي أنجبتها البشرية استثنائية |
1907'de Ernest Rutherford Manchester'de fizik bölümünün yönetimini üstlendi. | Open Subtitles | في عام 1907 تولى إرنست رذرفورد رئاسة قسم الفيزياء في مانشيستر |
Rutherford, radyoaktiviteyi takıntı haline getirmişti. | Open Subtitles | استحوذ النشاط الإشعاعي على تفكير رذرفورد |
Radyum, Rutherford'un alfa ışınları olarak adlandırdığı fevkalade güçlü bir radyoaktivite kaynağıydı. | Open Subtitles | الراديوم هو مصدر رائع قوي لذلك النوع من النشاط الإشعاعي الذي سماه رذرفورد أشعة ألفا |
Bu son derece bezdiriciydi ama Rutherford buna devam etmeleri için dayattı. | Open Subtitles | كان ذلك مملاً جداً لكن رذرفورد أصر أن يستمروا بعمل ذلك |
Hikaye Rutherford'un, asistanı Geiger ile koridorda tesadüfen karşılaşmasıyla devam eder. | Open Subtitles | تقول القصة ان رذرفورد قابل مساعده جيجر مصادفة بالممر |
Karşılık olarak Rutherford, başını sallayıp yürümeye devam edebilirdi, ama yapmadı. | Open Subtitles | رداً على ذلك كان يمكن أن يومئ رذرفورد برأسه ببساطة و يمضي و لكنه لم يفعل |
Rutherford iyi bir bilimsel önsezisi vardı ve bence bir şeyler olacağına dair bir önsezisi vardı. | Open Subtitles | لقد كان رذرفورد يمتلك حدساً علمياً عظيماً و أعتقد أنه كان لديه شعور قوي بأن شيئاً ما كان على وشك الحدوث |
Şimdi bu, Rutherford'dan gelen sıradışı bir öneriydi ve yapılmasında mantıklı bir sebep olmayan bir öneriydi. | Open Subtitles | إنه اقتراح غير عادي من رذرفورد و ليس لديه سبب منطقي ليقترحه |
Rutherford'un önerisi gerçekten aptalca gibi görünüyordu. | Open Subtitles | بدا أن اقتراح رذرفورد كان اقتراحاً غبياً بحق |
Geiger şaşırtıcı haberlerle Rutherford'un ofisinden içeri atıldı. | Open Subtitles | اندفع جيجر داخلاً إلى مكتب رذرفورد حاملاً بعض الأخبار المذهلة |
Hemen oracıkta Rutherford fizik altınını isabet ettirdiğini biliyordu. | Open Subtitles | هنالك أدرك رذرفورد أنه كان قد صدم ذهب الفيزياء |
Ve Ernest Rutherford onun nasıl göründüğünü biliyordu. | Open Subtitles | و إرنست رذرفورد اعتقد أنه علم كيف يبدو ذلك العالم |
Rutherford, sıçrayan alfa parçacıklarının tamamen beklenmeyen bir atom (yapısı) ortaya çıkardığının farkına vardı. | Open Subtitles | أدرك رذرفورد أن جسيم ألفا المرتد كشف لنا ذرة لم تكن متوقعة على الإطلاق |
Bu yüzden Rutherford örneği gökyüzünde aradı. | Open Subtitles | لذلك بحث رذرفورد عن شبيه لها في السماوات |