Oh, size söylemeyi unuttum. Paul bir mesaj bıraktı. | Open Subtitles | أوه، لقد نسيت أن أقول لك، لقد ترك بول رسالة يقول بأن نخبرك |
Bana bir mesaj bıraktı, kurşunla geldiğini söylüyor | Open Subtitles | لقد ترك رسالة يقول فيها أنه سيصعد مع أحدهم |
Ama ona, mümkün olduğunca çabuk sürede onu oradan götüreceğini söyleyen bir mesaj yollamış. | Open Subtitles | لكن أوصل إليها رسالة يقول فيها أنّه سيُخرجها حالما يستطيع. |
Büyük Baba, bana bir mektup yollayarak şayet buraya dönersem bu arazinin Büyük Şefi olacağımı ve benim için dere üzerinde güzel bir ev inşa edeceğinizi söylemişti. | Open Subtitles | الاب العظيم ارسل لي رسالة يقول انه اذا انا اتيت اني ساكون الزعيم الكبير لهذه وكالته |
Jules'un gerçekten sana yazdığı bir mektup biyografi istemediğine dair | Open Subtitles | هل كتب لك جولز حقا رسالة يقول أنه لم يرد سيرة لحياته؟ |
Quincy Adams da babama mektup yazdıydı, "gişe sizde kalsın" dediydi. | Open Subtitles | أعطى والدي رسالة يقول فيها أنها لنا ويمكننا الحفاظ عليها |
Güneş gözlüğümü bulduğuna dair bir mesaj aldım. | Open Subtitles | لقد حصلت على رسالة يقول فيها بأنه وجد نظارتي الشمسية |
Peter bana mesaj atıp bu gece yapacağımızı söyledi. | Open Subtitles | بيتر" أرسل لي رسالة " يقول لي أن ذلك سوف يحدث الليلة |
Enişten mesaj göndermiş. Mezuniyetine gelemiyormuş. | Open Subtitles | خالكِ (زوج خالتكِ) بعث رسالة يقول أنه لا يستطيع الحضور ورؤيتكِ وأنتِ تأخذين عهودكِ |
Başkan Lechero'ya mesaj göndermiş. | Open Subtitles | المحافظ أرسل إلى (ليشيروا) رسالة يقول بها (أنه لو قتل (ويسلر) هنا في (سونا |
Başkan Lechero'ya mesaj göndermiş. Whistler eğer burada öldürülürse öldüren kişi mahkemeye gidecek ve yargıçla görüşecek. | Open Subtitles | المحافظ أرسل إلى (ليشيروا) رسالة يقول بها (أنه لو قتل (ويسلر) هنا في (سونا |
Başka bir toplantıya gitmeye karar verdiğini söylediği bir mesaj bırakmış. | Open Subtitles | أرسل ليّ رسالة يقول أنّه قرّرَ... |
Chang o gece bana mesaj bırakıp seviştiklerini söyledi. | Open Subtitles | ترك لي (تشانج) رسالة يقول فيها أنهما مارسا الجنس |
Jorn Lenhart mesaj attı şimdi. Birkaç günlüğüne işe gelemeyecekmiş. | Open Subtitles | (جورن لينهارت) أرسل لي رسالة يقول أنه لن يأتي للعمل لعدة أيام |
Ablasının hastalığında bahsettiği bir mektup göndermişti. | Open Subtitles | أرسل رسالة يقول لأخته التي كانت مريضة |
Sonra ondan bir mektup aldık. | Open Subtitles | ثم تلقينا رسالة يقول أنه إنضم للبحرية |
Gisborne'e benim Ripley Convent'te olduğumu söyleyen bir mektup götürdü. | Open Subtitles | أرسل لـ(غيسبورن) رسالة... يقول له أني في دير (ريبلي) |
"Shawshank" çıktıktan sonra, mahkumlardan bir sürü mektup aldım çoğu övgü doluydu ama bir adam vardı 50 tane falan mektup yolladı çıktığında beni götten "Shawshank"leyeceğini yazıyordu. | Open Subtitles | بعد صدور (إصلاحية شاوشانك)، توصلت برسائل من سجناء، أغلبيتها عبارات مدح، لكن كان هنالك رجل بعث لي حوالي 50 رسالة يقول أن عند إطلاق سراحه، |