Yakın zamanda çok genç bir bebek, bir kız yetimhanenin kapısında bulundu. | Open Subtitles | مؤخراً طفلة رضيعة ، بنت عثر عليها عند عتبة باب دار الايتام |
O olduğunu doğrulayamam ama bir kız bebek hakkında bir hikâye duymuştum. | Open Subtitles | لا أستطيع التوكيد بشأن أمرها ولكني سمعت قصة ما بشأن طفلة رضيعة |
Ben daha bebekken savaş çıkmıştı. | TED | عندما اندلعت الحرب كنت لا أزال طفلة رضيعة. |
Galiba bebekken kardeşimden daha güçlüydüm. | TED | أظن أنني كنت أكثر قوة من أخي عندما كنت رضيعة |
Ben ahlaki bir lider değilim. Kimseyi yönetemem. Bir bebeği yalnız bırak. | Open Subtitles | لست قائداً قادر على الإعتناء بأى أحد ناهيك عن طفلة رضيعة |
Kardeşim var Kiraz. O bebekti, biz göçtüğümüzde buraya. | Open Subtitles | إلا إن أختي كيراز التي كانت رضيعة عندما جئنا هنا |
Bir çocuk doktoru olarak görmek zorunda olduğum ilk hastalardan biri Sol'dü, şiddetli solunum yolu enfeksiyonu sebebi ile başvurmuş bir aylık güzel bir bebek. | TED | كانت سول من أوائل المرضى اللذين أشرفت عليهم كطبيبة أطفال، وهي رضيعة جميلة عمرها شهر واحد دخلت المستشفى وهي تعاني من أعراض عدوى تنفسية حادة. |
Bunca yıl boyunca, bir bebek aramışlar. | Open Subtitles | كل هذه السنين، كانوا يبحثون عن طفلة رضيعة |
Madmartigan! bebek varken asla bu kadar hızlı gitme | Open Subtitles | إياك والقيادة بهذه السرعة فى وجود رضيعة, يا مادمارتيجان. |
Çoğunlukla burada olacağım. Tamam mı? bebek değilim. | Open Subtitles | سأظل بالورشة لوقت طويل لست رضيعة ولا داعى لإمساك يدى |
Bilirsin, birçok hayvan bebek gibi yüzer. Bir kaplan içinse, yüzmek.. | Open Subtitles | أتعلم أن معظم الحيوانات تستطيع السباحة وهى رضيعة |
Burada bana ihtiyacı olan hasta bir bebek var. Seninki sağlıklı. | Open Subtitles | لديّ رضيعة مريضة هنا تحتاجني وطفلتكِ صحيحة |
bebekken bütün ailem kaçırıldı. | Open Subtitles | لقد أخذت عائلتي بالكامل عندما كنت مازلت رضيعة |
bebekken çizburgerlerle beslendin | Open Subtitles | فكنتِ تأكلين الهامبورجر بالجبنة وأنتِ رضيعة |
Kalıcı dişlerin, sen bebekken çene kemiğinin dibinde şekillenmeye başlar ve yaşadığın çevreden bazı belirli izotoplar edinir. | Open Subtitles | عندما كنتِ رضيعة, فإن أسنانكِ الدائمية كانت تتطور في عمق عظم الفك و تحبس مركبات معينة |
Evet. Annem babam ben bebekken bir kazada ölmüşler o sebeple sürekli taşınmam gerekti. | Open Subtitles | نعم، في الحقيقة، أبواي ماتوا عندما كنت طفلة رضيعة في حادث |
Bir kadın, ardında kimsesi olmayan bir kız bebeği bıraktı. | Open Subtitles | المرأة خلّفت ورائها فتاة رضيعة بلا أحد كي يرعاها |
Çünkü daha ufacık bir bebekti, ufacık bir bebek. | Open Subtitles | لأنها كانت رضيعة، كانت مجرد رضيعة |
Sana güzel bir kız bebeğin hikayesini anlatmak istiyorum. | Open Subtitles | أودّ إخبارك قصّة عن رضيعة جميلة. |
Yani o zamanlar arkadaş olsaydık, bir bebekle takılıyor olurdum. | Open Subtitles | مما يعني، لو كنت صديقها حينها لكنت أمضي الوقت مع رضيعة |
Eminim beni bir bebekmişim gibi kucaklayabilir. | Open Subtitles | أراهنُ أنَّها قادرةً حتى على حملي كطفلةٍ رضيعة |
Alia'nın Bebekliğinden beri bu böyle. | TED | داومت على فعل هذا منذ أن كانت علياء رضيعة. |