Pelerinini ört. Çok nem var. Dalroy Evi'ne gidiyoruz. | Open Subtitles | ضعى عباءتك حولك, الدنيا رطوبة منزل دالورى |
Üzgünüm efendim -- nem artıyor, ve güç biriminin üzerine damlıyor. | Open Subtitles | آسف، سيد رطوبة تعزّز، يقطّر خارج الحافلة الكهربائية. |
Hava o kadar soğuk ki neredeyse hiç nem yok. | Open Subtitles | الريح بارد جداً حيث لا يحمل معه أيّ رطوبة |
Bir rutubet sorunu var. 4. kat erkekler odası. | Open Subtitles | لدي حالة رطوبة الطابق الرابع ، حمام الرجال |
Ceket yakasının altıda ıslak, rüzgara karşı kaldırmış olmalı. | Open Subtitles | وهنالك أيضاً رطوبة تحت ياقتها لقد قلبتها لتحميها من الريح |
Giydiği gümüş mont, vücudundaki nemi tutarak yağı Adiposire dönüştürmüş. | Open Subtitles | رطوبة الجثة بقيت بسبب سترتها الفضية ما سبب تحول الدهون إلى شمع شحمي |
Korkarım yolculuğunuz soğuk ve yağışlı geçecek. | Open Subtitles | أخشى أنكَ مررت بموجة بردٍ، من رطوبة الرحلة، سيدي |
Atmosfer içindeki hava boşluklarında yoğunlaşmış nem vardı fakat okyanusları veya nehirleri oluşturmaya yeterli olmadı. | Open Subtitles | لقد كان هناك رطوبة في الهواء تتركز على شكل تجاويف، ولكنها ليست كافية لتشكيل محيطات أو أنهار. |
nemli gezegenimizde hiç nem olamayan, sadece... küçük, kahverengi bir kara parçası var. | Open Subtitles | لا يحتوي كوكبنا الرطب سوى على رقعة صغيرة ذات لون بني رقعةٌ لا تحتوي بالتأكيد على أية رطوبة |
Eğer nem kaldıysa, devreler kendini yakar. | Open Subtitles | لو حصل أي رطوبة , سوف تحرق الدائرة نفسها |
nem oranı %100 ve sıcaklık 31 derece. | Open Subtitles | ويوجد هناك رطوبة بنسبة مية بالمية وتسعة وثمانون درجة |
Arkada ise rüzgârölçer, nem sensörü ve voltmetre ile donatılmış küçük bir hava durumu teçhizatımız var. | Open Subtitles | الآن في الخلف، لدينا مركز مراقب .. الطقس صغير، متصل مع مقياس شدة الريح، حساس رطوبة .وجهاز مقياس الجهد |
Orada bir yanlış hareket, bir hata yaparsanız vücudunuzdaki nem, amonyakla reaksiyona girip sizi içten yakabilir. | Open Subtitles | واحدة خطوة خاطئة في هناك، خطأ واحد، وأي رطوبة على جسمك يمكن أن تتفاعل مع الأمونيا وحرق لك من الداخل الى الخارج. |
Bu yıl daha evvel yağan yağmurlar toprağın nem seviyesini yüksek tuttu. | Open Subtitles | هطلت الأمطار مُبكراً ذلك العام أبقت مستويات رطوبة التربة مُرتفعة |
Sadece biraz rutubet var. Geceleri hep böyle olur. | Open Subtitles | . يوجد هناك رطوبة . دائما ما تكون ليلاً |
rutubet oranı %35, ışık ve ısı fazla olursa kitaplar zarar görür. | Open Subtitles | 35%رطوبة نسبية إضاءة عالية,حرارة عالية تُخرب الكتب |
Ev rutubet kokuyor. Soluk teninin nedeni anlaşıldı. | Open Subtitles | رطوبة في المنزل، لذلك سحنتك شاحبة. |
Tabi, eğer okyanustan tüm suyu alsaydınız, zaten ıslak olmazdı. | Open Subtitles | نعم ولكن عندما آخذ جميع المياة من المحيط لن تكون هناك رطوبة بعد الآن |
Kaktüsü kaplayan bu tüysü likenler hayadaki nemi hapsediyor. | Open Subtitles | إنَّهامُغطاةبحزازٍفرائي، والتي تحجز أي رطوبة من الجو |
Mesela Kanada ve Sibirya daha sıcak ve yağışlı olacak. | Open Subtitles | كندا) و (سيبيريا) على سبيل المثال) سيكونان أكثر رطوبة وحرارة |
Hafif bulutlu, rüzgarsız, nemin %65 olduğu bir gündü. | Open Subtitles | كان يوم بغيوم قليلة و بدون رياح بـدرجة 130 فهرنهايت و رطوبة 65 بالمئة |
Ben tabii ki öyle bir şey istemiyorum. Ben yüzde 80 nemde tutuyorum çünkü... | Open Subtitles | وأنا بالطبع لا أريد شيئاً كهذا بل أضعه في رطوبة بنسبة 80 في المئة |
Ayda atmosfer, oksijen veya yüzeyde nemlilik yoktur. | Open Subtitles | ليس للقمر غلاف جوي، بدون أكسجين، أو رطوبة الأسطح. |
Kötü bir rutubeti olan demiştim hani. | Open Subtitles | يتوفر على رطوبة سيئة, كما قلت. أتتذكين؟ |
Y. Pestis'in birkaç saatten fazla yaşayabilmesi için bir taşıyıcı ya da nemli bir ortam gerekir. | Open Subtitles | الطاعون بحاجه لمضيف أو رطوبة لينجو لبضعه ساعات |
Yatağını ıslatan bir adam. | Open Subtitles | أي زاني رطوبة سريرِ، مالم أنت بالأحرى يَتكلّمُ إلى روجر على خَطِّ إثنان |