| Dün gece ışıklar kapatıldığında, diz çöküp o çocuklar için dua ettim. | Open Subtitles | عندما انطفأت الأنوار بالأمس, ركعت وصليت لهما |
| diz çöküp sana yalvarmamı istiyorsan lütfen bana yaptığın diyetin ismini verme. | Open Subtitles | لو أنني ركعت على ركبتيّ لأتوسل إليكِ من فضلكِ لا تعطيني اسم الحمية التي تتبعينها |
| Saçlarımı arkada tutardı ben tuvaletin önünde diz çökmüş kusarken. | Open Subtitles | تمسك لي شعري فيما ركعت اتقيأ امام الحمام |
| Kızın elbiselerine bu kısmına kan sıçramış olması için- -Vurulduğu sırada adamın yanında diz çökmüş olması gerekir. | Open Subtitles | من أجل أن تكون مغطاه من رذاذ الشرايين - على هذا جزء من ملابسها ... وقالت بأنها ركعت بجانبه |
| O ara sokaktaki gecede onların kanların üstüne diz çöktün. | Open Subtitles | لقد ركعت في دمائهم تلك الليلة في الشارع |
| Daha önce hiç diz çöktün mü Malcolm? | Open Subtitles | هل ركعت قبل ذلك يا "مالكلوم" ؟ |
| Yeniden atlamama izin vermesi için diz çöküp yalvardım. | Open Subtitles | ركعت على ركبتي واستجديته ليدعني أقفز ثانية |
| Sonra sen geldin, diz çöküp bana baktın ve dedin ki: | Open Subtitles | وأتيت أنت ، ركعت ونظرت إلىّ ، وقُلت |