Seni sarhoş edip iş arkadaşlarına ihanet ettirmekti. | Open Subtitles | كان الهدف جعلك تثمل وتخون زملاءك في العمل |
İş ahlakın var, öğretiye sadıksın, hepsinden önemlisi, sınıf arkadaşlarına saygı gösterip onları korudun. | Open Subtitles | لالتزامك بأخلاقيات العمل، ولالتزامك بالتعاليم. والأهم لأنك شرفت وحميت زملاءك في الصف. |
Ama sen kendi takım arkadaşlarınla uğraşıyorsun. | Open Subtitles | لكنك مشغول للغاية بتدمير زملاءك اللاعبون |
Ve bunu iş arkadaşlarınla paylaştın. | Open Subtitles | لقد تفاخرت به أمام الكثير من زملاءك العاملين |
Şimdi CIA'deki arkadaşlarının yanına dönüp boşa aranmalarına yardım et. | Open Subtitles | و الآن ، عد و ساعد زملاءك بشأن مطاردتهم الوهميّة |
Ayrıca, ablanın ve çizgi roman arkadaşlarının bugün hâlâ hayatta olmasının tek sebebi o. | Open Subtitles | بالإضافة إنه من المحتمل أن يكون السبب في أن أختك و زملاءك الكرتونيين علي قيد الحياة |
Dikkatimi bir anda çekti de, hükümet yada meslektaşların uzaylı silahları üzerinde gizli testler yaptığını öğrenecek olurlarsa, çok uğraştığın bu hayat, talihsiz bir değişim geçirebilir. | Open Subtitles | حسنا . سانتبه الى ذلك فقط اذا الحكومة او زملاءك اكتشفوا اننا كنا نجرى اختبارت على اسلحة فضائية |
meslektaşların yan odada, pek kurnazca sayılmayacak bir biçimde durumumu tartışıyorlar. | Open Subtitles | زملاءك في الغرفة المجاورة، يتناقشون بصوت مرتفع بشأن حالتي |
O siperde seninle beraber olan asker arkadaşların için savaşırsın. | Open Subtitles | أنت تقاتل لأجل زملاءك الجنود الذين في الحفرة معك |
CA: Siz ve meslektaşlarınız arasında, olası bir af anlaşması üzerine, ciddi bir görüş ayrılığı içinde olduğunuz bildirildi. | TED | كريس: تم الحديث عن انه هناك عدم اتفاق بينك و بين زملاءك حول اي سيناريو يمكن فيه منح سنودين عرض عفو. |
arkadaşlarına bana tuttukları silahlarını indirmelerini söyleyebilirsin. | Open Subtitles | هلاّ أخبرت زملاءك أن يكفوا عن توجيه اسلحتهم صوبي؟ |
İş arkadaşlarına hesaplarını dondurduğumu söyledin. | Open Subtitles | أخبرت زملاءك أنني جمدت أرصدتك |
Ve birisinin, ne olduğunu anlamayan birine şunu dediğini duydum, "Şimdi birkaç saattir buradasın arkadaşlarınla tartışıp ne olduğunu anlamaya çalışıyorsun. | TED | وللرجل الذي لم يفهم,سمعت احدهم يقول, "لقد بقيت هنا لعدة ساعات تحاول الفهم ,والنقاش مع زملاءك. |
Ama bunu iş arkadaşlarınla paylaşmak zorunda mıydın ? | Open Subtitles | فرأيت أن تشرك زملاءك به أيضاً؟ ماذا؟ |
Çalışmalar, iş arkadaşlarının, aşık olduklarında, birbirlerini önemsediklerini düşündüklerinde bu duruma pozitif baktığını gösteriyor. | TED | تُظهر الدراسات أن زملاءك في العمل إيجابيون بشكل عام بخصوص ذلك إذا كانوا يرون أنكما تقعان في الحب وأنكما تهتمان ببعضكما البعض بصدق. |
Memur arkadaşlarının seni etkilemesinden sürekli kaçtın garip ve dehşet verici olaylara karşı büyük bir merak içine girdin. | Open Subtitles | لقد إنسحبت من زملاءك الضباط... وطورت سحر مع... الحالات الغريبة والبشعة |
Gitmene izin vermeye niyetliydim ama köydeki meslektaşların beni zorladı. | Open Subtitles | -كنت مستعدًّا لتركك ترحل ... لكنّ زملاءك في القرية أرغموني على تغيير رأيي |
Eski futbol takımı arkadaşların da çok tatlı olduğunu düşünüyor. Hey! Telefonu ver yoksa sonuçlarına katlanırsın. | Open Subtitles | كذلك يظن جميع زملاءك في كرة القدم القدامى أنك جميل جداً اعطني الهاتف وإلا فلتتحملي العواقب |
Geçen ay Oslo' dayken başladığınız kitabınızla ilgili olarak meslektaşlarınız teorilerinizin bilimi tamamen yeni bir yöne taşıyacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | لقد كان في "أوسلو" الشهر الماضي ... أين أدهشت زملاءك بنظريتك التي تأخذ العلوم باتجاه جديد كليًا |