Okulda dedikodu yayılınca, sınıf arkadaşları ona zor anlar yaşattılar. | Open Subtitles | أثناء إنتشار الإشاعة في كافة أنحاء المدرسة زملائها ظلموها كثيراً |
Sakin ve sorumluluk sahibi biriymiş. Bütün çalışma arkadaşları aynı şeyi söylüyor. | Open Subtitles | إنسانة هادئة ومسؤولة، يقول كلّ زملائها نفس الشيء. |
Lezbiyen ve hiçbir çalışma arkadaşı da olmaz çünkü hala hamileliğini sır olarak saklamaya çalışıyor. | Open Subtitles | وكل زملائها في العمل في الأرجاء, لأنها تحاول, إبقاء حملها سراً. |
Kendi anlaşmak için bir adamla buluştu arkadaşlarını satmak için. | Open Subtitles | رجلنبيلذهبتلهبرغبتهاالخاصه.. الذي طلب منها أن تتخلى عن زملائها, وهكذا فعلت؟ |
Bu yılın başında, iş arkadaşlarından birini onu sinsice izlemekle suçlamış. | Open Subtitles | في وقت سابق من هذا العام ، إتهّمت واحد من زملائها بالعمل أنّه يطاردها |
Onunla ve sınıf arkadaşlarıyla konuşurken, | Open Subtitles | عندما كنت أتحدّث معها ومع زملائها في الصفّ |
İş arkadaşlarının anlattığına bakılırsa, McGee'nin kadın hali. | Open Subtitles | ومن اقوال زملائها هي النسـخة الثانية لماكجي |
Cevabı bulamıyordu, o yüzden bu parçalardan birini Kolorado'daki bazı meslektaşlarına gösterdi ve onların bir fikri vardı. | TED | قامت بتقديم واحدة من الشظايا لبعض زملائها في ولاية كولورادو، وكانت لديهم فكرة عنها. |
Juanita'nın, o kelimeyi duyan Bütün sınıf arkadaşları ve aile üyelerine, birer özür mektubu yazmasını istiyorum. | Open Subtitles | .. لكلّ زملائها وعائلاتهم الذين سمعوا .. الكلمة محلّ النقاش |
Ama kadını haftalardır iş arkadaşları da dahil gören olmamış. | Open Subtitles | لكن لا أحد رآها لأكثر من اسبوع بما فيهم زملائها في العمل |
Bayan Choi Seon Young'un iş arkadaşları haricinde haber vereceğimiz bir ailesi yoktu. | Open Subtitles | الآنسه تشوي سيون يونغ بإستثناء زملائها هي لا تمتلك عائلة لإبلاغهم |
Eski bir arkadaşı, son tutuklamalar için | Open Subtitles | أحد زملائها قال أنهم ينتظرونها من أجل تقريرها |
Kimliği belirlenemeyen iki erkek sınıf arkadaşı, bu haneye tecavüz olayında yaralandı. | Open Subtitles | أثنان من زملائها في الصف اللذان أصيبا في الهجوم على المنزل، من المتوقع أن ينالوا الشفاء التام. |
Olimpiyat takımından eski bir arkadaşı akrobatmış. | Open Subtitles | أحد زملائها بالجمباز يعمل كبهلوان. |
Sınıf arkadaşlarını korumak için yaptı, çünkü herkesi bırakmakla tehdit ediyordun. | Open Subtitles | لقد أعترفت لتحمي زملائها لأنك هددت الجميع بالرسوب |
Birkaç sene önce iş arkadaşlarını öldürdü. | Open Subtitles | فقد قامت بقتل زملائها بالعمل منذ بضع سنوات |
İş arkadaşlarını da getirmiş. | Open Subtitles | أحضرت معها بعض من زملائها في العمل |
Kalın kafalı iş arkadaşlarından bolca yakınıyor. | Open Subtitles | اشتكت من غطرسة زملائها الذكور بالعمل كثيراً |
Onu ziyarete geliyordum. Bunu söylediği iş arkadaşlarından biri, "Erkek arkadaşının işi ne?" | TED | وقالت ذلك لأحد زملائها الذي قال: "حسناً، ما هو عمل صديقك؟" |
Beni arayıp... arkadaşlarıyla birlikte diskoteğe gideceğini söylemişti. | Open Subtitles | ..لقد إتصلت بي وأخبرتني أنها ذاهبة إلى الملهى مع زملائها |
Çünkü yeni rol arkadaşlarıyla birlikte buluşmada ve ben de sonra kalacağım onda. | Open Subtitles | لديها لقاء مع زملائها الجدد، لذا سألتحق بها في المنزل لاحقاً هنيئاً مريئاً... |
Komiteden biriyle konuşabilir miyim? İş arkadaşlarının isimlerini öğrenebilir miyim acaba? | Open Subtitles | هل يمكننى التحدث مع شخص ما عن المؤتمر هل يمكننى معرفة اسماء من زملائها |
Kendi gelip söylemek istedi ama halâ bazı iş arkadaşlarının üstesinden gelmekle meşgul. | Open Subtitles | أرادت أن تتحدث إليك بنفسها لكن لا يمكنها ذلك لأنها ما زالت تحاول الحصول على دعم زملائها |
Kongre Üyesi Dandridge, Adam Irving tıp merkezi gibi tesislerin açıldığını görmek yerine meslektaşlarına kötü örnek olup başka konularla uğraşmamalıdır. | Open Subtitles | وعضوة كونجرس Dandridge طَمأنَني بأنّها سَتَدْفعُ زملائها لإتّباع مثالِها |