Biliyorsun, onun hatalarını mazur görebilirim çünkü her birimiz gibi o da kendi zamanının adamıydı. | Open Subtitles | يمكنني نسيان أخطائه لأنه مثلنا جميعاً كان يفكر حسب زمنه |
Senin gibi biri, zamanının dışında, yalnız ve korkmuş. | Open Subtitles | رجل مثلك ، بعيداً عن زمنه وحيد وخائف |
Barricelli şimdi sanal yaşam dediğimiz şey üzerinde çalışmak için geldi. zamanının çok çok ötesinde bir virüs genetikçisiydi. | TED | بيرسيلي، أتى ليعمل على ما نسميه الآن، حقا، الحياة الصناعية محاولا أن يجد إذا، في هذا الكون الصناعي كان عالم فيروسي -- متقدما جدا جدا حدا على زمنه |
zamanının çok ilerisinde bir ürün yarattık. | Open Subtitles | أجل, انشئنا منتج بعيد عن زمنه |
Çağlara meydan okuyan, kendi zamanının dışında bir adamın kanı. | Open Subtitles | "دماء الشخص الذى خرج من أطار زمنه" |