Ona zarar vermemiş, sadece eski hücresine kapatmış. | Open Subtitles | هي لم تصبه بأذى لقد حبسته داخل زنزانتها القديمة |
Şeytanın, hücresine ziyarete geldiğini söylüyor. | Open Subtitles | إنها تقول أن الشيطان يزورها في زنزانتها. |
Eğer hücresinde yalnızlık çekiyorsa, ona arkadaşlık edecek birisini gönderebiliriz. | Open Subtitles | اذا كانت وحيدة وباردة في زنزانتها يمكننا دوما العثور على رفاق لها |
Kendisi bu akşam Elana'nın hücresinde ani denetim yaptı ve bir iki haftalığına tecrite koymaya yetecek kadar uygunsuz mal buldu. | Open Subtitles | وقد قام بتفتيش ارتجالي في زنزانتها الليلة وجد مايكفي من المحرمات في الداخل ليضعها في السجن الانفرادي لأسبوع أو اثنين |
Kanıt olarak kapalı bir hücrede bile olsa Catherine de Medici'nin kolu uzundur. | Open Subtitles | كدليل انه حتى من داخل زنزانتها المقفله يد كاثرين دي ميديتشي طويله بما يكفي للوصول |
Bir dikiş iğnesiyle kendine lobotomi yapmaya çalıştı. Ve hücresinin zemininde kan kaybından öldü. | Open Subtitles | حاولت الإنتحار بطعن فصّها الدماغيّ بخطّاف ونزفت حتّى الموت في زنزانتها. |
Bakıcı, Majesteleri. Gitmiş. - hücresinden kaçmış.. | Open Subtitles | انها المربية، يا صاحب الجلالة لقد إختفت من زنزانتها |
Bunu yine hücresine götürün. Olay daha bitmiş değil. | Open Subtitles | ضعها في زنزانتها أيها الشرطي هذا الأمر بعيد عن النهاية |
Letta Turmond, Jedi Tapınağı'nın bombalanmasının arkasındaki asıl beynin adını açığa çıkarmak için Ahsoka'yı hücresine çağırdı. | Open Subtitles | ليتا تورموند استدعت اسوكا الى زنزانتها لان تكشف اسم العقل المدبر الحقيقي الذي وراء تفجير معبد الجاداي |
İstersen onu eski hücresine atıp döneyim ben. | Open Subtitles | لماذا لا أدخلها أنا إلى زنزانتها القديمة وأعود؟ |
Ona zarar vermemiş, sadece eski hücresine kapatmış. | Open Subtitles | هي لم تصبه بأذى لقد حبسته داخل زنزانتها القديمة |
Bir gün askerler hücresine dalıp en büyük kızına tecavüz etmeye kalktıklarında, kızına sarılıp onları engelliyor, başına bir silah dayadıklarında bile kızını bırakmıyor. | TED | وعندما اقتحم الجنود زنزانتها ليقوموا باغتصاب ابنتها الكبرى مسكت بقوة بيد ابنتها ولم تدعها تفلت منها حتى بعد أو وضعوا المسدس في رأسها |
hücresine götür! Size eşlik-- | Open Subtitles | عودي بها إلى زنزانتها .. سوف نرافقكِ |
hücresinde eyaletin yol haritasını bulduk. | Open Subtitles | 4 أسابيع. لقد وجدنا خارطة طريق الدولة في زنزانتها |
hücresinde kilitliydi. Eminim bırakamamıştır. | Open Subtitles | متأكدة أنها لم تستطع وهي محتجزة في زنزانتها |
Dinle, belki onu hücresinde intihar etmiş olarak bulabiliriz. | Open Subtitles | استمعي ، يُمكننا جعل الأمر كما لو أنها إنتحرت في زنزانتها |
Bu sabah Stuttgart-Stammheim'daki hücresinde ölü bulundu. | Open Subtitles | حيث عثر عليها قتيله صباح اليوم في زنزانتها في شتوتغارت - ستامهايم |
Hapishanedeki hücresinde merdiven olmadığına sizi temin ederim. | Open Subtitles | سأحرص على إزالة أيّ درج من زنزانتها |
onu bırakırsın ve tutulduğu hücrede yüksek dozda uyuşturucudan ölür. | Open Subtitles | تتركها فى زنزانتها و تموت نتيجة جرعة مُفرطة من المخدرات . |
Elimizde dün hücresinin önünde olduğuna dair görüntü var ve kasıtlı olarak kameranın önünde duruyorsun gibi. | Open Subtitles | لدينا لقطات فيديو لك بخارج زنزانتها بالأمس، و يبدو لي أن ذلك متعمدا حجبها عن الكاميرا |
Ama hücresinin kapısı tam da doğru zamanda açıldı. | Open Subtitles | باب زنزانتها فتح فى الوقت المناسب. |
Jack, Carys hücresinden kaçtı. | Open Subtitles | (جاك)، لقد هربت (كاريس) من زنزانتها |