Altı yüz dolar veririm. Evlilik ziyaretini yarın öğlene kadar ayarlamanızı istiyorum. | Open Subtitles | و سأتوقع زيارة زوجيّة غداً بحلول الظهر |
Ben bir protokol uzmanıyım, Evlilik danışmanı değil. | Open Subtitles | أنا خبير "بروتوكولات"، ولست مُستشاراً للعلاقات زوجيّة. |
Evlilik denilen işkenceyi masaya yatırdık. | Open Subtitles | اني اقوم بجلسة زوجيّة |
Sizin de bilmeniz lazım federal hapishanelerde eşinle ilişkiye girmeye izin yoktur. | Open Subtitles | يجب بأن تعرفوا لايوجد زيارات زوجيّة في السجن الفيدرالي |
Federal hapishaneye gideceğini ve orada ilişkiye girmemize izin vermeyecekleri için, artık bir arada kalmanın bir anlamı olmadığını söyledi. | Open Subtitles | ذاهبةً إلى السجن الفيدرالي فإنّه لايوجد زيارات زوجيّة ولذلك فلا يوجد هدف من بقائنا معاً |
Marysville'deyken, kocamla ilişkiye girdik. | Open Subtitles | عندما كنت في سجن (ماريسفيل)، حصلت على زيارة زوجيّة من زوجي |