Endişelenseydim, elinde neler olduğunu sorardım, ...ama sormuyorum, yalnızca elinde iyi bir şeyler olduğunu varsayıyorum, ...demek ki endişelenmesi gereken kişi sensin. | Open Subtitles | إن كنت قلق, سأسألك بما لديْك لكن ليس لدي شيء, لذا سأفترض ان لديك انت شيء بما يعني انك يجب ان تقلق |
Çoktan küçük silahlarda ustalaştığını varsayıyorum bu yüzden seni biraz daha gelişmiş bir şeyle başlatıyoruz. | Open Subtitles | سأفترض أنك تجيد استعمال الأسلحة الخفيفة. لذا ستبدأ بشيء متقدّم بعض الشيء. |
Eğer saat 22:00'ye kadar bir yanıt vermezseniz kapasitesiz ve olduğunuzu varsayacağım. | Open Subtitles | إذا لم أستلم أي إجابة خلال 22 ساعة سأفترض أنّك بحالة عجز |
Eğer saat 22:00'ye kadar bir yanıt vermezseniz kapasitesiz olduğunuzu varsayacağım. | Open Subtitles | إذا لم استلم ردا عند الساعة 2200 فإني سأفترض أنّك بحالة عجز |
Tamam, size astımın ne olduğunu kimsenin anlatmadığını farz edeceğim. | Open Subtitles | حسناً، سأفترض أنه لم يحدثك أحد من قبل عن أزمة الربو |
Eğer birşey söylemezsen, bunun bir uçak kazası olduğunu kabul edeceğim. | Open Subtitles | إن لم تقولي أي شيء، سأفترض أنه تحطّم طائرة |
Problemlerimizi kendi içimizde hallettiğimize göre, sanıyorum burada işiniz bitmiştir. | Open Subtitles | منذ أمور تعالج داخليا، أنا سأفترض عملك هنا منهى. |
ADP'nin uzak duracağını varsayarsak 15 hesap kaybedildi. | Open Subtitles | لذا سأفترض أن شركته ليست معنا 15حساب قد خسرناه أكبرثلاثة |
Tamam, adımı ve nereli olduğumu biliyorsun, bu durumda benim bu adamın zihnine nasıl bağlandığımı da bildiğini varsayıyorum. | Open Subtitles | حسناً تعرف اسمي وأصلي إذاً.. لذا سأفترض أيضاً أنك تعرف كيفية اتصالي بتفكير هذا الرجل |
Sana söyleyeceğim, ve varsayıyorum ki bunu eğer ben bir uçurumdan falan düşerim diye endişelendiğin için soruyorsun. | Open Subtitles | سأفترض أنك تسألني بدافع قلقك من أن أسقط من على مرتفع أو ما شابه |
Bu ricamızı üst yönetime ileteceğinizi varsayıyorum. | Open Subtitles | سأفترض أنك ستمرر طلبنا إلى الجهات الإدارية الأعلى |
DNA alma iznin olduğunu varsayıyorum Sara. | Open Subtitles | سأفترض أن لديك مذكرة للحصول على الحمض النووي يا سارة |
Hayatındaki karışık bir zamanda hafızasının pek net olmadığını varsayıyorum. | Open Subtitles | سأفترض هذا لأنها كان تعيش أياماَ صعبة في حياتها وذاكرتها ليست نقية |
Pekâlâ, astım diye bir şeyi hiç duymadığınızı varsayacağım. | Open Subtitles | حسناً، سأفترض أنه لم يحدثك أحد من قبل عن أزمة الربو |
Pekâlâ, astım diye bir şeyi hiç duymadığınızı varsayacağım. | Open Subtitles | حسناً، سأفترض أنه لم يحدثك أحد من قبل عن أزمة الربو |
Bu işe sen talip değilsen, beni takip ettiğini varsayacağım, ki bu da sana karşı elimi güçlendiriyor. | Open Subtitles | ما لم تكوني أتيتِ لتقديم على وظيفة فإنني سأفترض بأنك تلاحقيني الذي يجعلني أن أتخذ ضدك قضية. |
Tamam, kimse incinmesin diye şaka olduğunu farz ediyorum. | Open Subtitles | حسناً, سأفترض بان هذه مزحة حتى لا يصاب أحد بأذى |
Benden daha zeki ve havalısın ondan, söylediğin şeyin çok mantıklı olduğunu farz edeceğim. | Open Subtitles | أنت أذكى وأروع مني لذا سأفترض أن ما قلته معقول |
Dünyanın adil olmadığını... insanın bazen okka altına gittiğini... şimdiye kadar öğrendiğini sanıyorum. | Open Subtitles | سأفترض الآن بأنك قد تعلمت أن العالم ليس بعيداً وأحياناً تحصل على النهاية القصيرة هل هذا مفهوم؟ |
Onun ellerinin bağlı ve ağzının da tıkalı olduğunu varsayarsak marmelat dolu çörekleri yemekte biraz zorlanmayacak mı? | Open Subtitles | ألن تجدها صعبة , الاستمتاع بالكعك المحلى... لو وجدتها كذلك,سأفترض أنها مقيدة و تتقيأ ؟ |
Aksini kanıtlayana kadar onun yapmış olduğunu varsaymak zorundayım. | Open Subtitles | أجل ، حسناً حتى أجد خلاف ذلك سأفترض أنّه فعل ذلك |
Eğer baş muhafız ve Sör Locke zamanından önce ölürlerse yemin ettikleri görevlerinin getirdiği bir risk olduğunu varsayarım. | Open Subtitles | لكن المأمور والسيد لوك لن يموتا قبل الأوان وأنا سأفترض أنهما قتلا بسبب أدائهما للواجب الذي أقسما عليه |
...bunu iyi niyetle yaptığını farzediyorum. | Open Subtitles | انا سأفترض ان هذا كله لنوايا حسنة ولكن هذا بالذات |