Diğer çocukların oynayamadığı bir oyunun kazananıydım. Anatominin anlaşılmayan çocuğuydum, sorulan ama cevap verilmeyen bir soru, garip bi velet ve mahcup bir kız arasındaki ince çizgi. 12 yaşıma geldiğimde, artık erkek tarafım pek şeker sayılmazdı. | TED | كنت الفائزة في لعبة لا يستطيع أحد آخر أن يلعبها، كنت شيئا غامضا في عالم التشريح، سؤال لم يٌجب عليه، متأرجحة بين كوني ولدا أخرقا أو بنتا خجولة، عندما بلغت 12، لم يعد شكل الولد جذابا كما كان. |
Ama bu benim cevaplayabileceğimi hissettiğim bir soru değildi. | TED | ولكن كان هذا سؤال لم أشعر بقدرتي على الإجابة عليه. |
Bu, bizi araştırma cesaretine sevkedecek bir soru. | Open Subtitles | إنه سؤال لم يجرؤ على البحث فيه إلا القليل |
Sana hiç sormadığım bir soru çünkü cevabı biliyorum. | Open Subtitles | سؤال لم أسألك عنه من قبل لأنني أعرف الإجابة |
Bence bu, gerçek anlamda henüz cevaplamadığımız bir soru; ancak bana göre bu sorunun potansiyel bir cevabı, belki de mutluluğun anlık deneyimlerimizin içerdikleriyle olan müthiş ilişkisi. | TED | أعتقد أن هذا سؤال لم نجب عليه فعلياً حتى الآن، ولكن أعتقد أن شيئا يحتمل أن يكون جوابا هو أن السعادة ربما تكون متعلقة بمضمون تجاربنا لحظة بلحظة. |
Bana bir soru sordu ve ona henüz cevap vermedim. | Open Subtitles | لقد سألني سؤال لم اجاوبه بعد. و أنت؟ |
Hayatım hep cevaplanmamış bir soru gibiydi. | Open Subtitles | لطالما بدت حياتي... وكأنّها سؤال لم يُجب عليه |
İşte bu savuşturmak istemeyeceğin bir soru. | Open Subtitles | الآن هذا سؤال لم تريد تجنب إجابته |
İşte bu savuşturmak istemeyeceğin bir soru. | Open Subtitles | الآن هذا سؤال لم تريد تجنب إجابته |
Atladığın bir soru var. | Open Subtitles | هناك سؤال لم تسألة |
Artık kimsenin bana sormadığı bir soru. | Open Subtitles | هناك سؤال لم يطرحه أي أحد لي |
Hâlâ cevaplandırmadığın bir soru var. | Open Subtitles | -ثمّة سؤال لم تجب عليه |