Ve panik halinde, Başbakan Adam Sutler'e dayandınız. | Open Subtitles | و عندما تصابون بالخوف ستعودون إلى مستشاركم الأعلى (آدم ساتلر) |
Başbakan Sutler'in da kabul ettiği üzere, belirli sebeplerden ötürü bu konuyu gizli tutmalıyız, efendim. | Open Subtitles | لقد وافق المستشار (ساتلر) و لأسباب عدة علينا أن نبقي هذا سرياً أيها المفتش |
Sutler, başbakanlığa atandığı sırada, Leeds'de ayaklanmadaydılar. | Open Subtitles | وعندما تم تعيين (ساتلر) مسشاراً أعلى كانوا يقومون بالمظاهرات من أجل الواجبات و الحقوق |
Savunma Müsteşarı Adam Sutler tarafından önerilen polisler kalan metro istasyonlarını kapamak için üniversite... | Open Subtitles | -و في النهاية وصلت الحرب إلى لندن -تم فرض الأوامر من قبل وزارة الدفاع من قبل (آدم ساتلر) من أجل إغلاق آخر محطات العرض |
Sutler'ın artık size güvenmemesi bu plan yüzünden. | Open Subtitles | تلك الخطة هي السبب الذي يجعل (ساتلر) لا يثق بك |
Bu yüzden, Sutler güvenlik niyetiyle yeraltında tutuluyor. | Open Subtitles | لقد عرفت أنه في يوم ما ستكون أما أنت أو هو لهذا السبب بقي (ساتلر) تحت الأرض من أجل أغراض أمنية |
Bu yüzden, Sutler'ın dibinde olan birkaç adamın var, ki bu adamlara güvenilebilir. | Open Subtitles | لهذا السبب يوجد بضعة رجال قريبين من (ساتلر) و كل ما بقي هو العد العكسي |
Ve sonra Sutler nasıl yapıldığını bildiği tek şeyi yapması için zorlanmış olacak. | Open Subtitles | -عندها سوف يجبر (ساتلر) على القيام بالشيء الوحيد الذي يعرف القيام به |
- Başbakan Sutler'dan mı çaldın? | Open Subtitles | هل سرقت هذه من المستشار (ساتلر) ؟ -أجل |
- Sutler'ın yok ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | -و لكنني إعتقدت أن (ساتلر) قد دمر هذا |
Sutler'ın bu gece ulusa sesleneceğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت أن (ساتلر) سيدلي بتصريح الليلة |
- Sutler'ı. | Open Subtitles | (ساتلر) |