Einar Skakki'yle kavga ederken ayakları yere sağlam basan biri, Saevar. | Open Subtitles | سايفير)، إنه مهووس بالوظيفة) لدرجة أنه استطاع الدفاع عن نفسه (في مشاحنة مع (إينار سكاكي |
Saevar, akşama ekstra 20 gram gerek. | Open Subtitles | (اسمع، (سايفير أريد عشرين غراماً إضافياَ الليلة |
O bebe işi şeyleri bırakalı çok oldu, değil mi Saevar? | Open Subtitles | لقد أقلعنا عن تجارة هذا النوع من المخدرات منذ فترة طويلة، أليس كذلك، (سايفير)؟ |
Akıllıca bir dolap. Saevar öyle milyonlar kazandı. | Open Subtitles | ،إنها خطة حاذقة سايفير) جنى الملايين من ورائها) |
Annesiyle babası tatilden iki gün erken dönünce Saevar sigortayı attırdı. | Open Subtitles | سايفير) أحرق لتوّه صماماً كهربائياً) حين عاد أبواه إلى المنزل يومين باكراً من عطلتهم |
Annesinin yoğun bakıma alındığı gün Saevar hayatına son noktayı koydu. | Open Subtitles | وبعدها إبّان الليل وبينما أمّه في الرعاية المركزة سايفير) عقد العزم) على إنهاء ذلك الأمر برمّته |
Bir bölgenin başında Saevar, diğerinde Dagny olacak. | Open Subtitles | سايفير) و(داغني) على قمة كل هرمٍ) |
Saevar'ın annesiyle babası tatile çıkmış. | Open Subtitles | والدا (سايفير) في عُطلة |
Saevar, neredesin oğlum? | Open Subtitles | (سايفير) أين ولدي؟ |
Saevar? | Open Subtitles | (سايفير)؟ |
Saevar! | Open Subtitles | سايفير)! |