Neden bu kadar zalimsin? Çok zalimsin. İstediğini almanın başka yolları da var. | Open Subtitles | لماذا انت قاسي جدًا انت مجرد قاسي هناك سبل اخرى للحصول على ماتريده |
Kuvvetli bir altyapı,belediyelerin... ...hem altyapıyla hem de sosyal ihtiyaçlarla... ...başa çıkması için maliyetten tasarruf yolları sağlayabilir. | TED | مشاريع البنية التحتية الذكية يمكن أن توفر سبل توفير التكاليف للبلديات للتعامل مع البنية التحتية والحاجات الاجتماعية. |
Bunlar çok kolay düzeltilebilir. Bunlardan kurtulmanın yolları var. Gerçekten güzel görseller yapmanın yolları var. | TED | ويمكن التعامل معهم بسهولة بالغة. هناك طرق فعلية للتخلص منهم. وهناك بالفعل سبل فقط لعمل صور فائقة الجمال. |
Gerçeği açığa çıkarmak için yollar bulmak, yaşama yeni fikirler kazandırmak. | TED | وإيجاد سبل لجلب الحقيقة إلى النور، وابتكار أفكار جديدة. |
Onları hatırlamanın daha iyi yollarını bulmalıyız. | TED | نحتاج إلى العثور على سبل افضل لنتذكرهم. |
Araştırmacılar ayrıca kaşınmayla ilgili genleri araştırıyor ve aşırı vakalarda görülen, kaşıntının yolunu kesecek tedaviler geliştiriyorlar. | TED | يفتش الباحثون أيضًا عن الجينات المسؤولة عن الحكة ويطورون علاجات تحاول كبح سبل الحكة في الحالات الشديدة. |
Sihir pratiği yapmanın başka yolları da var biliyorsun. İlgilenirsen tabii. | Open Subtitles | ثمّة سبل أخرى لمزاولة السحرِ هذا إذا كنتِ مهتمّة بالأمرِ |
Elimizde olmayan yasal çözüm yolları sebebiyle anlaşmazlık alevleri Kuzey ve Güneyde daha da büyüyor. | Open Subtitles | نيران الفتنة تحرق كل مدينة الشمال والجنوب، حيث سبل الانتصاف القانونية ليست في متناول اليد. |
Hado'yu keşfetmenin başka yolları olduğuna siz de katılıyorsunuz yani. | Open Subtitles | لذا توافق بأنّ هناك سبل أخرى لاستكشاف الهادو؟ |
Ama geçmişe gitmenin başka yolları da olabilir. | Open Subtitles | ولكن قد تكون هناك سبل للوصول الى الماضي. |
Eğer bunlara sahip değilsem yapabileceğim başka yolları bulmalıyım: Komşularımla, arkadaşlarımla, ailemle konuşabilir, bir kuruma katılabilirim. | TED | وإن لم يتوافر ذلك لدي، سأقوم بإيجاد سبل أخرى صغيرة تمكنني من القيام بذلك: التحدث إلى جيراني، التحدث إلى أصدقائي، التحدث إلى عائلتي، الانضمام للمنظمات. |
O zaman diğer yolları deniyoruz. | Open Subtitles | لذا فنحن نحاول العثور على سبل أخرى |
- Beni korkutma yolları mı arıyorsunuz? | Open Subtitles | معرفة سبل لتخويف الجحيم من لي؟ |
Onu altetmenin daha iyi yolları var. | Open Subtitles | هناك سبل أفضل للقضاء عليه |
Hayır, bilgi toplama yolları hakkında zaten konuşmuştuk ama... | Open Subtitles | ...لا ، لقد ناقشنا سبل لـ جمع المعلومات |
Chase'i bulmamızın daha iyi yolları var. | Open Subtitles | -ليلى) محقة، ثمّة سبل أفضل لنجد (تشايس) ). |
Hesap sormanın başka yolları da var. | Open Subtitles | -هنالك سبل أخرى لمعاقبته |
Naziler, kendilerine karşı yapılmış ittifakları ayıracak yollar arıyordu. | Open Subtitles | بحث النازيون عن سبل لتفكيك قوى التحالف ضدهم |
Acil servisteki özel bir göğüs görüntüleme sistemine kaynak sağlanırsa artan hasta sayımızla baş edebilmek için uygun maliyetli yollar üretebiliriz. | Open Subtitles | من خلال متابعة نظام تصوير الصدر في غرفة العمليات يمكننا إيجاد سبل فعالة للتعامل مع زيادة التحميل لدى المريض |
"Mümkün olan tüm yasal yollar." Bu her zaman söyledikleri bir şey mi? | Open Subtitles | "اي و كل سبل التظلم القانونية" هل هذا شيء معتادين ان يقولوه ؟ |
inşa etmenin de yollarını bulmalıyız. | TED | لقد وصلنا الى ايجاد سبل بالبناء ، كذلك. |
Sürekli Barry'i daha hızlı yapmanın bir yolunu bulmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نستمر في المحاولة للتوصل إلى سبل لجعل باري أسرع و |