"سبيلها" - Translation from Arabic to Turkish

    • yoluna
        
    • serbest
        
    • uğruna
        
    • gitmesine
        
    Yine beni tek bir çıkış yolu olan bir köşeye sıkıştırdı. Kendi yoluna. Open Subtitles لقد حصرتْني في الزاوية دون أيّ سبيل سوى سبيلها
    Evet, dört yirmi ve bir sürü yıl önce, Lincoln ortaya çıktı ve kölelik bok yoluna gitti. Yani, onu rahat bırak. Open Subtitles نعم ، منذ سنوات عديدة مضت قام لينكن بإلغاء العبودية ، لذلك دعها تمضي في سبيلها
    Yetkililer şarkıcı Macy Gray'i sorguladılar, daha sonra delil yetersizliğinden dolayı serbest bıraktılar. Open Subtitles الحكومة سألت المغنية مكاى جيرى و لكن تم إخلاء سبيلها بسبب عدم وجود أدلة
    Onu ödemesi için doğrudan mahkemeye çıkarıp, sonra da serbest bırakabiliriz. Open Subtitles اذن نستطيع ان نأخذها للمحكمة مباشرة لتدفعها ثم نخلي سبيلها
    Gözlerini son kez kapattığında davamız için MacKenzieleri harekete geçirecek ve bunun uğruna savaşıp ölecekler. Open Subtitles عندما تغمض عينيك للمرة الأخيرة سيوف يحشد الماكينزي لقضيتنا وسيقاتلون ويموتون في سبيلها
    uğruna ölmeye değmeyecek, işe yaramaz bir toprak parçası için kavga ederken, çok fazla iyi insanı kaybettik. Open Subtitles لقد فقدنا الكثير من الصالحين في التقاتل... على بقعة أرض عقيمة لا تستحق الموت في سبيلها
    Öyle görünüyor ki prosedürü uygulamadan gitmesine izin vermişsin. Open Subtitles ومن الواضح أنك أخليت سبيلها دون أن تبدأ بالإجراءات
    Annemiz ölmüş numarası yaptı oğullarını arkasında bıraktı yeni bir aile kurdu ve bizi sonsuza kadar unutmak için kendi yoluna baktı! Open Subtitles أمنا زيّفت موتها وهجرت ابنيها، وكوّنت أسرة جديدة وانطلقت في سبيلها لنسياننا للأبد.
    Annemiz ölmüş numarası yaptı oğullarını arkasında bıraktı yeni bir aile kurdu ve bizi sonsuza kadar unutmak için kendi yoluna baktı! Open Subtitles أمنا زيّفت موتها وهجرت ابنيها، وكوّنت أسرة جديدة وانطلقت في سبيلها لنسياننا للأبد.
    Annemiz ölmüş numarası yaptı oğullarını arkasında bıraktı yeni bir aile kurdu ve bizi sonsuza kadar unutmak için kendi yoluna baktı! Open Subtitles أمنا زيّفت موتها وهجرت ابنيها، وكوّنت أسرة جديدة وانطلقت في سبيلها لنسياننا للأبد.
    Oraya giderim, sevimliliğimin kanıtı olan barkodumu gösteririm, gözlerden uzak durması gerektiği konuşmasını yaparım ve yoluna gitmesini sağlarım. Open Subtitles سأذهب اليها وأريها شفرتي لتعرف إنني متحولة واعطيها بعض الكلام عن "يجب أن تخفي حقيقتك" وادعها تذهب في حال سبيلها
    Üç cinayet de aynı şekilde. Üçü de yoluna çıkmıştır belki de. Open Subtitles "ثلاثة موتى يشكّلون نمطًا، ربّما أعاقوا سبيلها"
    Bir süreliğine akıl hastanesine gönderilecek. Ardından serbest kalacak. Open Subtitles سوف نضعها في مصحة عقلية لفترة ثمّ نخلي سبيلها
    Eğer onu sadece serbest bırakırsam, evet. Ama altı ay sonra genel bir af ile sanırım üstesinde gelebiliriz. Open Subtitles لو أخليت سبيلها وحدها، محتمل لكن بعد ستة أشهر وتحت عفو عام
    serbest bırakmışlar. Open Subtitles لقد اخلوا سبيلها
    - Sonra da serbest kalır. Open Subtitles وستذهب بحال سبيلها
    Git ve Devasena'yı öldür ki serbest kalsın! Open Subtitles اذهب واقتل (ديفاسينا) وأخلي سبيلها!
    Bir hiç uğruna beni asmak etik ama küçük orospu itiraf edince bir şey yok mu? Open Subtitles إذاً, فلا بأس في شنقي ...لأجل لا شيء و لكن حينما تعترف هذه السافلة الصغيرة جميعكم تخلون سبيلها
    Yeni bir iş, yeni bir mahalle, belki daha iyi bir hayat istedi, Leo da gitmesine izin vermedi. Open Subtitles وظيفة جديدة، حي أفضل، ربما أرادت حياة أفضل، لكن لم يدعها (ليو) بحال سبيلها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more