Öğrenciyim. Yaylan. Okula geç kalacaksın. | Open Subtitles | حسناً ستتأخر على المدرسة ، أخرج من الحافلة |
Sana kahvaltı hazırladım. Uyan artık, derse geç kalacaksın. | Open Subtitles | جلبت لك فطــورك هيـا إستيقظ ستتأخر عن صفك |
Bu iş için biraz gecikecek galiba. | Open Subtitles | حسنا تبدو بأنها ستتأخر قليلاً هذا هو الشئ |
geç kalacağını anlayınca arayabilirdin. | Open Subtitles | في مرحلة ما كنت تعرف انك ستتأخر كان يجب ان تتصل ليس بالأمر الصعب |
Anneni arayacaksındır umarım. Akşam yemeğine on sekiz ay gecikeceğini söylersin artık. | Open Subtitles | أتمنى أن تتصل بوالدك، لتخبرها أنك ستتأخر على العشاء لمدة 18 شهرًا |
Çıksa iyi olur yoksa devir teslim törenine geç kalacak. İçeride olan biten ne? | Open Subtitles | من الأفضل، وإلا ستتأخر على المراسم، ماذا يجرى هناك؟ |
Dinlesene! Uçak zaten gecikti. | Open Subtitles | تبدو مملة لا شكرا اسمعي بالمناسبة الرحلة ستتأخر |
- geç kalacaksın. Arka koltukta soyunursun. | Open Subtitles | حسناً , ستتأخر ,عليك تغيير ملابسك في المقعد الخلفي |
- Uyan, uykucu. geç kalacaksın. Nasıl yapıyorsun gerçekten bilmiyorum. | Open Subtitles | ستتأخر مجددا. أنا لا أعرف حقا كيف تقوم بهذا. |
Bir daha da içki içmek ve kumar oynamak yok. Hadi çık artık, işe geç kalacaksın. | Open Subtitles | ولا مزيد من الشرب والمشارطة والآن اذهب، ستتأخر عن العمل |
Gitsen iyi olur, yoksa işe geç kalacaksın. | Open Subtitles | - إنه وعد - إذهب أنت الآن , ستتأخر على العمل - نعم , سأذهب - |
Okula yine geç kalacaksın. | Open Subtitles | أسرع يا " تومي " ، ستتأخر عن المدرسة مجددًا |
Babanın uçağı gecikecek. Bu yüzden 8'e kadar evde olmayacağım. | Open Subtitles | طائرة والدكِ ستتأخر لن أعود للمنزل قبل الثامنة أو ما يقرب من ذلك |
Bu gemi yine mi gecikecek? | Open Subtitles | أتساءل إن كانت السفينة ستتأخر مجددا |
Annesi geç kalacağını ve benim gelip gelemeyeceğimi sordu. | Open Subtitles | أمها أخبرتني أنّها ستتأخر وطلبت منّي القدوم. |
O sabah sekreterimi aradı ve geç kalacağını söyledi. | Open Subtitles | اتصلت بسكرتيرتي ذلك الصباح وقالت إنها ستتأخر |
Şu an bir reklam filminin seçmelerinde. gecikeceğini söyledi. | Open Subtitles | هي تُختبر لإعلان تلفزيون تجاري قالت بأنها ستتأخر |
Yani beni arayıp bir saat gecikeceğini söyleyemedin, öyle mi? Pekâlâ. | Open Subtitles | ولم تتمكن من الإتصال لتخبرني ، أنكَ ستتأخر لساعة؟ |
O da seni görmekten mutlu olurdu ama sanırım geç kalacak gibi. | Open Subtitles | متأكد أنها ستحب رؤيتك أيضاً لكنها على الأرجح ستتأخر |
Yani bir buçuk saat gecikti. | Open Subtitles | مما يعني انها ستتأخر نصف ساعة |
Selina en az bir saat gecikecekmiş. | Open Subtitles | سيلينا ستتأخر على الأقل لسّاعة. |
Saat çalmadı. Dokuzu çeyrek geçiyor, uçağı kaçıracaksın. | Open Subtitles | لم ينطلق المنبّه، ستتأخر عن طائرتك، الساعة 9: |
Krakozhia'ya yapılacak olan 866 sayılı uçuş ikinci bir duyuruya kadar ertelenmiştir. | Open Subtitles | الرحلة 866 المتجهة إلى قراقوزيا ستتأخر حتّى إشعار آخر |
Vera bugün geç gelecek, bir tutuklu naklini senin halletmeni istiyorum. - Tabii | Open Subtitles | فيرا ستتأخر في الصباح لذى ارغب منك ان تهتمي في موضوع نقل السجناء |
Üstümü değiştirmeliyim, ve sen de yemeğe geç kalıyorsun. | Open Subtitles | يجب أن أذهب لتغيير ملابسي و أنت ستتأخر عن عشاءك |