Bu sayede, içeri girmek için barikatı patlattıklarında bütün problemlerimiz çözülür. | Open Subtitles | بهذه الطريقة ، عندما سيدمرون طريقهم الى هنا .مشكلتنا ستحل |
Carla senin beni sakladığını öğrenirse, kafamıza yiyeceğimiz bir kurşunla... tüm sorunlarımız çözülür. | Open Subtitles | عندما تكتشف كارلا انك خبئتني كل أسئلتك ستحل عن طريق رصاصه الى الرأس لكلينا |
Eğer yüreklerini değiştirmezlerse, büyük zorluklar ve acılar gelecek. | Open Subtitles | ستحل بهم المعاناة ان لم يغيروا اساليبهم |
Üç yıldır bunu üzerindeki çalışırken bittiğinde her şeyi çözeceğini düşünüyordum. | Open Subtitles | ،ثلاث سنوات وأنا أعمل على هذه التقنية .معتقداً أنها ستحل كل شيء |
İnsan sorunlarını bir kerede çözer. | Open Subtitles | و ستحل مشكلتهم مع البشر مرة واحدة و إلى الأبد |
Sanırım bu gezegendeki problemler, kısa sürede çözülecek. | Open Subtitles | اعتقد ان المشكلة على هذا الكوكب ستحل بعد قليل |
- Hepsini kendi başına çözeceksin | Open Subtitles | حسنا , ستحل المساله نفسها بنفسها ادموند |
Sorun sonsuza dek çözülmüş olurdu. | Open Subtitles | هكذا ستحل هذه المشكلة إلى الأبد |
Apollo 10'un mürettebatından hızlı kimse seyahat edemedi, ve teknolojinin gücü hakkındaki gamsız iyimserlik buharlaştı teknolojinin çözebileceğini hayal ettiğimiz büyük sorunlar, Mars'a gitmek, temiz enerji yaratmak, kanseri tedavi etmek ya da dünyayı doyurmak gibi, inatçı derecede zor gelmeye başladı. | TED | و ما من أحد سافر أسرع من الطاقم أبولو 10، والتفاؤل المفرح حول صلاحيات التكنولوجيا قد تبخر كما قد تصورنا أن التكنولوجيا ستحل مشاكل كبيرة ، كالذهاب الى المريخ , خلق الطاقة النظيفة، وعلاج السرطان، أو إطعام العالم قد بدا مستعصي الحل. |
Babama söylersem, sorunun yarın çözülür ve hayatına devam edersin | Open Subtitles | اذا اخبرت ابي بالامر مشاكلك ستحل غداً وانت تابعي حياتك بشكل طبيعي |
Hindistan-Pakistan sorunu çözülür. | Open Subtitles | عندها ستحل المشكلة الهندية الباكستانية ليس هو |
Belki bu baş belası seçim kendiliğinden çözülür. | Open Subtitles | من الممكن أن هذه الانتخابات اللعينة ستحل نفسها بنفسها |
Kötü şeyler insanların başına her zaman gelecek ama bizim başımıza da çok kötü bir olay geldi. | Open Subtitles | ... إنّي ... إنّي فالطالما ستحل الأمور السيئة بالآخرينَ |
- Maliye dairesi kumarhanenin yerine gelecek. | Open Subtitles | خزينة الدولة ستحل محل الكازينو |
Bence, kendi başına bu sorunun üstesinden gelecek. | Open Subtitles | أعتقد إنها ستفعل إنها ستحل الأمر بنفسها |
Yemekten önce ırkçılığı çözeceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | اجل, لا اعتقد انك ستحل العنصرية قبل العشاء. |
İnsanlar Sokovia Anlaşmasının her şeyi çözeceğini düşünüyor. | Open Subtitles | الناس يعتقدون أن اتفاقات سوكوفيا ستحل كل شيء |
Bu basit bir cinayet; kendini çözer. | Open Subtitles | حسناً؟ -نعم, اذهبا هذه قضية بسيطة, ستحل نفسها. |
Bu sıkıntı derhal çözülecek, sözüm söz. | Open Subtitles | ولكن ليس لدي المزيد ستحل المشكلة بسرعة، أعدكما |
Çünkü böyle bir şey olmadan sen bunu çözeceksin... | Open Subtitles | لأنك ستحل القضية قبل أن يحدث ذلك |
Hamile kaldığında tüm sorunların çözülmüş olacak. | Open Subtitles | كل مشاكلها ستحل حين يجعلها تحبل |
Daha fazla pikselin sorunumuzu çözebileceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظن مزيل من البكسلات ستحل الجريمة |
Şu kilitleri hemen açacaksın sonra kapıyı açık bırakıp hücreyi terk edeceksin. | Open Subtitles | ستحل هذه القيود وتغادر الزنزانه وستترك الأبواب مفتوحه |
"Uygunsuz Gerçek" kitabının devamı ve küresel ısınma krizini çözecek tüm çözümleri inceliyor. | TED | وهو تكملة لـفيلم "حقيقة غير مريحة" ويستعرض كافة الحلول التي ستحل المشكلة المناخية. |