"ستسبب" - Translation from Arabic to Turkish

    • sebep
        
    • açacağını
        
    • neden olacak
        
    • Sarap kokusuyla
        
    Bu teknoloji gerçekten de üretimin yapısını bozacak ve inanıyorum ki üretimde bir devrime sebep olacak. TED هذه التكنلوجيا في الواقع ستعرقل مجرى الصناعات وأعتقد، انها ستسبب ثورة في الصناعات
    Eminim daha az karışıklığa sebep olacaktır.. Open Subtitles ستسبب وأنا أكيد من ذلك تعقيدات أقل بكثير
    Yok olan ozon tabakası tüm dünyada sıcaklıkların yükselmesine sebep oluyor hortumları, tsunamileri ve kasırgaları tetikliyor. Open Subtitles إختفاء طبقة الأوزون ستسبب إرتفاع الحرارة في جميع أنحاء العالم فتسبب البراكين و الأعاصير
    Bu notların soruna yol açacağını biliyordum dediniz. Open Subtitles ذكرت أنك كنت تعلم أن تلك المذكرات ستسبب مشاكل
    Hapşırıp evde delik açacağını mı söylemiştin? Open Subtitles هل حذرتني قبلا من أن عطسته ستسبب ! فتحة بمقدمة المنزل ؟
    Güneş, yaklaşık birkaç dakika içinde kuyrukluyıldızın yüzeyini 200 derece kadar ısıtacak ve çok hızlı gaz fışkırmalarına neden olacak. Open Subtitles الشمس ستسبب حرارة عالية جداً حتى تصل لـ 350 درجة خلال دقائق قليلة وستفجر الغازات
    Yaraların oluşmasına sebep olan kuvvet iki metreden uzun, son derece güçlü birinin 6 cm.lik sopasından kaynaklanıyor. Open Subtitles القوّة التي ستسبب أضرار مُتعدّدة كهذه فإنّها ستملي شخصاً قوياً جداً بطول قامة 7 أقدام، يستخدم عمود معدني بطول قدمين
    Tilki Zebanisi belalara sebep olur, hatta seni öldürür. Open Subtitles فإن الشياطين الثعالب ستسبب لك المتاعب، او حت تقتلك.
    Ama karaciğer nakli de kalbinin çalışmamasına sebep olur. Open Subtitles لكن زراعة الكبد كانت ستسبب له فشلا قلبيا.
    Kusurların var ama kusurlu bir elmas kusursuz bir kömürden daha değerlidir tabi bu kusurlar onun kırılmasına sebep olmadıkça. Open Subtitles لديك عيوبك الخاصة، ولكن عيب الألماس يستحق أكثر من عيب الفحم ما لم تلك العيوب ستسبب الهلاك
    "Emniyetlerin kesilmesi madenlerin göçmesine sebep olacak ve şok dalgaları şok büyük bir..." Open Subtitles القطع خلال الرواسب الصلبة سيتسبب في انهيار المناجم .. والهزات الأرضية ستسبب
    Arabayı durdurmazsan, ikimizin de ölmesine sebep olacaksın. Open Subtitles اذا لم توقف السيارة ستسبب بمقتلنا
    Oscar kovulmama sebep olacaksın. Kovulmak mı? Open Subtitles هيا يا آنجي - أوسكار أنت ستسبب في طردي -
    Tüm dünyayı yutacak bir kara delik açacağını düşünüyorlardı. Open Subtitles وأنها بطريقة أو بأخرى كانت ستسبب في عمل .. ثقب أسود سيعمل على ابتلاع كوكب الأرض!
    ..ama ilaçların fiyatları yeniden kriz geçirmenize neden olacak. Open Subtitles لاكن إرتفاع أسعار ألعلاج ستسبب لك نوبة قلبية
    Bu, 50 bin yıl önceydi ve muhtemelen o zaman birkaç bizonu veya antilopu ortadan kaldırdı veya çöldeki diğer hayvan türlerinin bir bölümünü... Ama yine de, küresel tahribata neden olacak boyutta değildi. TED حدث هذا قبل ٥٠ ألف عام، لذا لعله قام بمحو بضعة جواميس أو أبقار وحشية، أو حيوانات كهذه تعيش في الصحراء، لكنها على الأرجح ما كانت ستسبب دماراً عالمياً.
    O kadın bir gün ölümüme neden olacak. Open Subtitles تلك المرأة ستسبب لي الموت بإحدى الأيام

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more