"سجّادة" - Translation from Arabic to Turkish

    • halı
        
    • halıya
        
    • halıyı
        
    • minder
        
    • halısının
        
    Bu güzel şehirde ne zaman bir halı pisletilse, bunu ödemesi gereken kişi ben mi olmalıyım? Open Subtitles كل مرّة يتم التبوّل على سجّادة في هذه المدينة الجميلة أنا يجب أن أقدّم التعويض
    Ta ki masa başında çalışan bir yağ tulumu parayı alıp asla ayrılmadığı ofisi için yeni bir halı alana kadar. Open Subtitles ويأخذه ويشتري به سجّادة لمكتبه الذي لا يغادره أبداً
    Bu güzelim şehirde ne zaman bir halıya işense bunu ödemesi gereken kişi ben mi olmalıyım? Open Subtitles هل يتوجب علي في كل مرّة يتم التبوّل فيها على سجّادة في هذه المدينة العادلة أن أقدم التعويض لشخص ما؟
    Sonra onu bir halıya sardı ve bagajına koydu. Open Subtitles ثمّ طواها في سجّادة و وضعها في صندوق سيارته
    Harikaydı, ihtiyar evden istediğim halıyı alabileceğimi söyledi.. Open Subtitles تمام الرجل الكبير قال لي أن آخذ أي سجّادة في البيت
    - Üzerinde güreşilen sentetik bir minder. Open Subtitles سجّادة صناعية هشّة يتدرب عليها المصارع دون أن يتأذّى
    Meredith'in halısının üstünde. Şimdi mi? Bebeğimi şimdi mi doğuruyorum? Open Subtitles (مباشرةً على سجّادة (ميريديث هل هذا الأمر يحصُل ؟
    Derginin birinde beyaz halı görmen, kullanışlı olduğu anlamına gelmiyor. Open Subtitles لمجرد رؤيتك سجّادة بيضاء في المجلات لا يعني ذلك أنّها عملية.
    Gayet açık değil mi? Tam burada odanın tamamına uyum sağlayan güzel, dekoratif bir halı olmalıydı. Open Subtitles حسناً، أليس واضحاً أنّه يُفترض أن تكون هنا سجّادة جميلة مُزخرفة، تجمع الغرفة معاً؟
    - Annemin yaş gününde ona yeni bir halı aldım. Open Subtitles إنه عيد ميلاد أمي لقد أهديتها سجّادة
    Ah, şey, bayım Eee, şimdi... Sahip olduğum halı... Open Subtitles سيّدي، أنا أملك سجّادة
    - Oraya halı sereriz. Open Subtitles -سنضع سجّادة بدلاً منه
    Oğlumun ilk aşkı da halıya dürülüp ıskarta edilsin diye çarşaflara sarılıyor. Open Subtitles و أول حُب لـ إبني ملفوفة في ملائات مجهزّة لـ أن تلف في سجّادة للتخلص منها
    Seni kar küresiyle ölesiye dövdükten sonra cesedini bir halıya sarıp çöp sahasının birine atmayacak. Open Subtitles هو لن يضربك حتى تموت بـ كرة الثلج ثم يلفّ جسدك في سجّادة ويرميك في مكبّ النفايات
    Kızgınca değil, halıya pisleyen bir köpek yavrusuna sallar gibi. Open Subtitles و غير غاضب ... ... لكنّ كـ جروٍ قد تبرز على سجّادة .
    Belki bir halıya sarılmıştı. Open Subtitles حسناً، ربّما طُويَ في سجّادة
    Evden istediğim bir halıyı almamı söyledi. Open Subtitles الرجل المسن قال لي: خذ أي سجّادة في البيت
    Pekâlâ, Bir halıyı saat 03.00'da rulo yapıp dışarıya çıkartıyor, burada ki masum açıklama bu mu? Open Subtitles حسناً، ما هُو التفسير البريء للفّ سجّادة وإخراجها من شقتك الساعة الثالثة صباحاً؟
    Geçen gece 03.00'de evinden halıyı çektiğini izlediğimde. Open Subtitles الليلة الماضية في الساعة الثالثة صباحاً، شاهدتُه يُخرج سجّادة من شقته.
    - Güreşçilerin güreştiği sentetik minder. Open Subtitles سجّادة صناعية هشّة يتدرب عليها المصارع دون أن يتأذّى
    minder üzerinde güreşmek kum güreşinden farklıdır. Open Subtitles المصارعة على سجّادة المصارعة تختلف تمامًا عن المصارعة بحلبة الطين
    Meredith'in halısının üstünde. Open Subtitles (على سجّادة (ميريديث

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more