Pistteki şu insanlara bak, onların gerçekten gitgide ateşli hale geldiğini hissedebilirsin. | Open Subtitles | مراقبة كل هؤلاء الناس في قاعة الرقص ومن ثم أشعر بهم تزداد فيهم سخونة الإثارة |
Sadece su. Bazen ateşli bir kulağım oluyor, | Open Subtitles | إنّه ماء فقط أحياناً أعاني من سخونة في أذني |
Satış durumu netleştiğinde ülkedeki en seksi 100 kişiye üründen bir kasa göndereceğiz. | Open Subtitles | بمجرد ثبات المبيعات، نرسل صندوق من المنتج لأكثر مائة شخص سخونة في البلد. |
Üçüncü soru ise yazları kış aylarından neden daha sıcaktır? | TED | السؤال الثالث هو لماذا الصيف أكثر سخونة من الشتاء؟ |
Herneyse, Phillye geri dönmeliydim, ilişkimiz oldukça tatlı ve sıcaktı. | Open Subtitles | على اي حال , لقد عدت الى فيلي علاقتنا عبر الانترنت اصبح اكثر سخونة |
"Müthiş bir hikayem var. Stop. İşler kızışıyor. | Open Subtitles | لقد حصلت على قصة مذهلة , تزداد سخونة وسخونة مذهلة |
Ama biz kömür yaktıkça, gezegenimiz daha çok ısındı. | Open Subtitles | لكن كلما أكثرنا من إحراق الفحم كلما ازدادت سخونة كوكبنا |
Doğruca daldın bana ama senden daha ateşli kadınlarla da çıkmıştım. | Open Subtitles | ستدخلين مباشرة في هذا، ولكنني واعدت فتيات أكثر سخونة منكِ. |
Buradaki delik şeytanlardan daha ateşli. | Open Subtitles | هو أكثر سخونة من الشيطان في حفرة من هنا. |
Bazen ateşli anlarda böyle şeyler olur. | Open Subtitles | أحيانا، في سخونة اللحظة أشياء تحدث. |
Bazı vektörler diğerlerinden daha ateşli olur. | Open Subtitles | بعض الفضائات اكثير سخونة من غيرها |
Sana senden daha seksi biriyle evlenmemeni söylemiştim! | Open Subtitles | قلت لك يجب أن لا يكون متزوجا أكثر سخونة شخص كثيرا مما كنت. |
- Ken, annen her ay daha bi' seksi oluyor. | Open Subtitles | اللعنة لي، كين، أمك تبدو أكثر سخونة كل شهر. |
Ben ne zaman Jen'den daha seksi bir kızla çıksam, senin algılayışın hep bu oldu. | Open Subtitles | تحصل على مثل هذا، في كل مرة كنت تاريخ فتاة هذا هو أكثر سخونة من جين. |
Gezegenimizin merkezi, Güneş'in dış yüzeyi kadar sıcaktır. | Open Subtitles | سخونة مركز كوكبنا تعادل سخونة سطح الشمس. |
Bu yapıyı tamamıyla anlamış değiliz ama taç kısmı yüzeyden daha sıcaktır. | Open Subtitles | من خلال الآليات , فإننا حتى الآن لم نفهم تماما ، أن الهالة أكثر سخونة من السطح |
Güneş'in çekirdeği hiç olmadığı kadar sıcaktır artık. | Open Subtitles | لب الشمس أصبح الأن أكثر سخونة بكثير من ما كان عليه |
Kara Gemi'nin yaydığı etrafımdaki dalgalar kızıl, köpüklü ve korkutucu derecede sıcaktı. | Open Subtitles | كانت الأمواج قرمزية من حولى... تفور فى سخونة شديدة على أثر الناقلة |
Aslında dinazorların yaşadığı Mesozoik çağdaki CO2 oranı bugünden çok daha yüksekti, ve hava çok daha sıcaktı, CO2'in iklim üzerindeki etkisi için önemli bir ipucu daha. | TED | في الواقع، في الدهور الوسطى، حيث عاشت الدينصورات، كان معدل ثاني أكسيد الكربون أعلي من يومنا هذا، كانت أكثر سخونة من اليوم، وهي إحدي الدلائل المشوّقة لآثار ثاني أكسيد الكربون في الجو. |
Ne zaman sınırın güneyine geçsek, her şey daha da kızışıyor. | Open Subtitles | في كل مرة نذهب إلى الجنوب من الحدود. أنه سخيف يحصل أكثر سخونة. |
Diğeri aşırı ısındı ve bir cehennem halini aldı. | Open Subtitles | فقد كوكبٌ غلافه الجوي وصار أرضًا مقفرة قاحلة وزادت سخونة آخر وصار جحيمًا |
Durmak bilmez sıcaklık gittikçe artar, artar ve 20 küsur mil uzakta olsanız bile gerçekten endişelenmeye başlarsınız. | Open Subtitles | إنها لا تتوقف، إنها فقط تزداد سخونة أكثر وأكثر مما يثير لديك القلق حتى وإن كنت على بعد عشرين ميلًا عنها |
Gerçi genelde soğuk nevale olmadan önce işler biraz daha kızışırdı. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك، في العادة، الأمور تصبح أكثر سخونة قل أن تتحولي إلى فاترة. |
İçtiğiniz normal bir kahve 54 derecedir, ekstra sıcak kahve ise 60 derece. | TED | درجة حرارة قدح قهوتكم العادي هي 54 مْ، والقدح الأكثر سخونة 60 مْ. |