Kilisenin rahibini sevmezmiş. İzin günlerinde Bermuda şort giyiyor diye. | Open Subtitles | لم يرقها ذلك القس فقد إرتدى سروالاً قصيراً يوم عطلته |
Bir seferinde Cüppemi çıkarmıştım ve altımda şort yoktu | Open Subtitles | ذات ليلة ، خلعت ردائي ، ماذا فعلت ؟ عندها كنت ناسياً بأنني لم ألبس سروالاً |
Neden pantolonu bırakıp eşofmana geçmediğini anlamıyorum. | Open Subtitles | يدهشني أنه لا يستسلم ويرتدي سروالاً رياضياً فضفاضاً |
Tanımadığın o adam sana külot giyip giymediğini soruyor. | Open Subtitles | شخصًا لا تعرفينه يسأل إذا ما كنتِ ترتدين سروالاً داخليًا؟ |
"Başka bir Pantolon giymeliydim." "Oturayım bari bu biraz inene kadar." | Open Subtitles | كان يجب أن أرتدي سروالاً آخر سأضطر للجلوس قليلاً حتى يهدأ |
İç çamaşırı giymeyi unutmadığı zamanlar. | Open Subtitles | وهذا عندما يتذكر بأن يرتدي سروالاً داخليّاً بالفعل |
Evet, pantolonunu giydikten sonra herhalde daha iyi olursun. | Open Subtitles | نعم، غالباً ستشعر بتحسن حالما ترتدي سروالاً |
İç çamaşırında standart büyük kalpler olsa daha iyiydi, ama bu da olur. | Open Subtitles | كان يمكن أن يكون أفضل إذا كنت ترتدي سروالاً داخلياً طويلاً ولكن هذا مقبول. |
Şu güzel Yahudi görünümlü kız açık saçık kısacık şortuyla o eczaneye giriyor. | Open Subtitles | كانت هناك فتاة جميلة يبدو انها يهودية... ترتدي فقط، سروالاً قصيراً جداً. تدخل إلى ذلك... |
Kasabada onu ne zaman görseniz eğer kilise veya cenaze evinde değilse üzerinde hep kahrolasıca kenarı bastırılmış kolalı bir şort olurdu. | Open Subtitles | وإن رأيته في المدينة حين لا يكون بالكنيسة أو في عمله يكون مرتدياً سروالاً ذميماً نهاياته مثناه |
Evet. Komando şort giyiyorum, çünkü bütün pantolonlarım kuru temizlemede. Ve hangisine gittiğimizi de bilmiyorum. | Open Subtitles | نعم، أرتدي سروالاً واسعاً لأنّ كلّ سراويلي في المجفّفة، و لا أعرف أيّة واحدة نستخدمها. |
Ortaokul mezuniyetime kargo şort giyip gelmişken bir köpeğin doğum günü partisi için papyon taktığını. | Open Subtitles | أنك إرتديت سروالاً قصيراً لحفلة تخرجي من المدرسة المتوسطة لكنك سترتدي ربطة عنق لحفلة ميلاد كلبٍ ما |
şort giyecek, erkeklerin dizleri beni gerer, bilirsin. | Open Subtitles | سيرتدي سروالاً قصيراً وتعلمين رأيي في الرجال وركبهم. |
Um, Sarı şapkalı bir üniforması vardı-- koyu pantolonu vardı, 14 numara ayakları vardı. | Open Subtitles | كان يرتدي زيّ الكشّافة مع قبّعة صفراء يرتدي سروالاً أسوداً و حذاء بقياس 14 |
Şimdi çıkar şu aptal pantolonu, eşofman giy ve sezaryen için dua et çünkü bebek çıkarken çok zarar veriyor. | Open Subtitles | ، والآن أخلعي هذا السروال الغبي البسي سروالاً خفيفاً وأدعّي من أجل الولادة القيصرية لان حزمة الفرح تلك |
külot giyiyor musun giymiyor musun? | Open Subtitles | هل ترتدين سروالاً داخليًا أم لا؟ |
Yani diyeceğim o ki 20 dakika önce üzerimde bir Pantolon bile yoktu. | Open Subtitles | أظن أن ما أقصده هو أنني منذ عشرين دقيقة لم أكن أرتدي سروالاً |
İç çamaşırı giyiyor sanırım. | Open Subtitles | إنَّهُ يرتدي سروالاً داخليّاً حسبِ ما أظن |
Evet, pantolonunu giydikten sonra herhalde daha iyi olursun. | Open Subtitles | نعم، غالباً ستشعر بتحسن حالما ترتدي سروالاً |
Eğer bir taksi şoförünün iç çamaşırında çay yaparsan ve sonra da... | Open Subtitles | لو قمتَ بصنعِ الشاي مستعملاً سروالاً ...داخلياً لسائق سيارة أجرة |