Senin için üzülüyorum ama artık bir sevgilin olmadığı için mutluyum. | Open Subtitles | أشعر بالأسف لأجلك، ولكنّي أيضًا سعيد لأنه ليس لديك صديق حميم بعد الآن. |
Bundan sonra bunları takmak zorunda olmadığım için mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه لا يتوجب علي إرتداؤها بعد الأن |
Eğer annemin yattığı kişi sen olduğun için mutluyum. | Open Subtitles | إذا كان أي شخص ذاهب الى أن ينام مع أمي ، أنا سعيد لأنه كان لك. |
Böyle bitmesine üzüldüm. Ama iyi ki bitti. | Open Subtitles | يؤسفني أن الأمر انتهي لهذا، و لكنني سعيد لأنه انتهي |
Yani bir şekilde, tamamen demode olduğum için memnunum. | TED | لذا بطريقة ما ، أنا سعيد لأنه عاف علي الزمن تماماً. |
Neyse ki askere alınmak için çok genç. | Open Subtitles | وأنا سعيد لأنه أصغر من أن يسحب |
Arabayı yanlış yere park ettiğimiz için iyi bir ceza ödeyeceğiz gidip çekelim diyecektim ama aklın orada olmadığı için mutluyum. | Open Subtitles | حسناً، كنت فقط سأقول أنه علينا الذهاب لإطعام حارس موقف السيارات قريبا لكني سعيد لأنه ليس على بالك |
Eğer bir kızla olmak zorundaysa, senle olduğu için mutluyum. | Open Subtitles | إذا كان لا بد مع فتاة أنا سعيد لأنه كان معك |
Oğlumu sevdiği ve onun da onu sevdiği için mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه يحب ابني، وأن ابني يحبّه |
O gittiği için mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه رحل |
Hayatından çıktığı için mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه حرج من حياتي .. |
- İyi ki bir çanımız yok. - Düdüğümüz var ama. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه ليس لدينا جرس - لدينا صفارة - |
İyi ki ben yapmamışım. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه حصل لك هذا وليس لي |
- Öğrendiğim herşey için çok memnunum. - Ben de. | Open Subtitles | على أى حال أنا سعيد لأنه واتتنى الفرصه لإكتشاف ذلك أنا أيضاً |
Geriye baktığımda memnunum. Çünkü işler yolunda gitti. | Open Subtitles | وبالنظر للماضي, أنا سعيد لأنه كما سارت الأمور |
Neyse ki kötü bir şey olmadı. | Open Subtitles | أنا فقط سعيد لأنه لم يحدث شيء أسوأ |
- Neyse ki kimse yaralanmamış. | Open Subtitles | أنا سعيد لأنه لم يكن أي شيء |