Bannion'ın kendinden çok değer verdiği bir şeyi alalım ki sessiz kalsın. | Open Subtitles | خذ شيئا له قيمة كبيرة لدى بانيون, وسنحافظ على سكوته هكذا |
Brandon'ın silahsız olduğunu fark ettiğinde sessiz kalması karşılığında onu bıraktın. | Open Subtitles | عندما ادركت أنه غير مسلح، الشخص الذي أفلته مقابل سكوته |
Daha doğrusu, kampanya menajerin Evan Spradlin sessiz kalması karşılığında Kenny'ye ödemeyi o yapmıştı. | Open Subtitles | (أقصد بالتحديد مدير حملتك (إيفان سباردلين الذي نعلم أنه دفع لـ (كيني) مقابل سكوته |