Boktan bir anahtarlık gönderdiler, bu arada bir kutuda yaşıyordum. | Open Subtitles | كل ماحصلت عليه هو سلسلة مفاتيح سيئة وفي ذلك الوقت كنت اعيش في صندوق |
Ama ben sadece basit bir TV efsanesiyim. Buyur, bir anahtarlık al. | Open Subtitles | لكنني أسطورة تلفازية بسيطة إليك سلسلة مفاتيح |
Burada da, Marc Jacobs marka bir anahtarlık var. | Open Subtitles | وهنا سلسلة مفاتيح من إنتاج مارك جيكوبس والتي أحبها كثيرًا. |
Adamın biraz parası, şu anahtarlığı, ve biraz sigarası var. | Open Subtitles | لديه فقط بعض المال و سلسلة مفاتيح و بعض السجائر |
- Değişim yok. - Hadi ama, yonca anahtarlığı , bol şans getirir. | Open Subtitles | هيا، إنها سلسلة مفاتيح تجلب الحظ |
Mor tavşanayağı anahtarlığı. | Open Subtitles | إنها سلسلة مفاتيح بمعلاق رجل أرنب |
anahtarlık, beyzbol, 52 sent... | Open Subtitles | وجدت سلسلة مفاتيح كرة بيسبول، 52 سنتاً |
Evet efendim. Kaybettiğimi düşündüğüm bir anahtarlık. | Open Subtitles | نعم , سلسلة مفاتيح كنت أظنها مفقودة مني |
Üzerine 30 dolar daha ilave ederek bir anahtarlık aldım. | Open Subtitles | $لقد كانت بـ 15 لقد حصلت على سلسلة مفاتيح بعد أن أضفتُ 30 $ من مالي الخاص |
- Buyurun, size bir anahtarlık vereyim. | Open Subtitles | تفضلي خذي سلسلة مفاتيح |
Aynı zamanda bir anahtarlık. | Open Subtitles | و سلسلة مفاتيح أيضا |
- Buranın sahibiyim. Reklamlarımı görmüş olabilirsin. Gıtgıt anahtarlık ister misin? | Open Subtitles | لعلّكَ شاهدتَ إعلاني، أتريد سلسلة مفاتيح (كلاكتير)؟ |
anahtarlık değil bu. | Open Subtitles | إنها ليست سلسلة مفاتيح. |
Düşünmeden satın alma denince aklıma naneli şeker gelir ya da anahtarlık gelir. | Open Subtitles | عندما أفكر بدافع الشراء أفكر بـ(ألتويد) (ألتويد) : حبوب نعناع كانت تُباع قديماً أو سلسلة مفاتيح المصباح |
Sıradan bir anahtarlık. | Open Subtitles | إنها سلسلة مفاتيح عادية |
- Yılan şeklinde anahtarlığı vardı. | Open Subtitles | إنها على سلسلة مفاتيح الأفعى |
- Riley'nin anahtarlığı. | Open Subtitles | -قِلادة (نينا ). -هذه سلسلة مفاتيح (رايلي ). |