"سمحوا" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin verdiler
        
    • izin verdi
        
    • aldılar
        
    • bıraktılar
        
    • izin veriyorlar
        
    • içeri
        
    • onlar
        
    • Taburcu
        
    • izin vermiş
        
    • izin verirler
        
    • izin verdikleri
        
    • izin verirlerse
        
    Eve girmeme izin verdiler acil durum birikimimizi buldum, Tanrıya Şükür. Open Subtitles سمحوا لي بدخول المنزل، ولقد وجدتُ أموال حالاتنا الطارئة، حمداً للرب.
    Devam etmesine izin verdiler. O da işe yaramaya çalışıyor. Open Subtitles لقد سمحوا له بالبقاء، وهو يحاول أن يكون ذو فائدة.
    Resepsiyon girmemize izin verdi. Umarım mahsuru yoktur. Open Subtitles رجال الإستقبال سمحوا لنا بالدخول آمل ألا يكون لديك مانع
    Ailen dışarı çıkmak için yola çıkıyordu. Beni içeri aldılar. Open Subtitles والديك كانوا سيغادرون و سمحوا لي بالدخول
    Hapiste doğurana kadar beklediler ve sonra onu bıraktılar. Open Subtitles انتظروا لها أن تلد في السجن ثم سمحوا لها بالذهاب
    Hala doktoram üzerinde çalışıyorum ama çalışma saatlerim boyunca öğrencileri görmeme de izin veriyorlar. Open Subtitles أنا مازلت أعمل في الديكور لكنهم سمحوا لي بلقاء الطلاب خلال ساعات العمل
    Burada, onları içeri Voight mu yoksa kız mı içeri aldı göremiyoruz. Open Subtitles الآن لا نستطيع أن نرى هل فويت أو الفتاة سمحوا لهم بالدخول
    Bunu biliyorlardı, ve buna izin verdiler. Başka bir rapor, General Fay'in araştırma raporu TED لقد كانوا يعرفون ذلك وهم سمحوا بحدوثه. في تقرير آخر، وهو تقرير تقصي قام به الجنرال فاي،
    Ve Sony'nin bloklaması yerine uploada izin verdiler. TED وبدلاً من أن تحجبه شركة سوني، لقد سمحوا بأن ينشر الفيديو.
    Senin gibi yabancının buraya girmesine nasıl izin verdiler? Open Subtitles كيف سمحوا لك بالدخول إلى هنا أيها الغريب ؟
    Her zaman meyvelerimizi kiler'e koymamıza izin verdiler. Open Subtitles لطالما سمحوا لنا بأن نضع فاكهتنا في قبوهم
    Buraya gelirken taksi parasını benim ödememe izin verdiler. Open Subtitles وعندما عدنا إلى هنا سمحوا لي أن أدفع لسيّارة الأجرة
    Burada kalmama izin verdiler , ben de onlara yardım ediyorum. Open Subtitles لقد سمحوا لي بالعيش هنا وأنا أساعدهم في التصليحات
    daha doğrusu onun anne ve babası, hediye olarak sahil evlerini kullanmamıza izin verdi. Open Subtitles حسنا, والديها سمحوا لنا باستخدام شاطي منزلهم
    Hey, FAA saat 8 de bir nakliye uçağıyla gitmemize izin verdi. Open Subtitles لقد سمحوا لنا بالرحيل عند الساعة الثامن بطائرة طبية.
    İçeri girmeye çalışıyorduk ama bizi zaten içeri aldılar. Open Subtitles لـقد كنا نحاول الولوج لـداخل لكنهم سمحوا لـنا بالدخول مسبقاً
    Ben hapisteyken onları o kadar çok rahatsız etti ki, beni serbest bıraktılar. Open Subtitles عندما كنت في السجن، استمرت في إثارة أعصابهم حتى سمحوا لي بالخروج واستغرق الأمر أربع سنوات
    Tanık koruma programına girince, adını seçmene izin veriyorlar mı? Open Subtitles عندما دخلت إلى .. برنامج حماية الشهود هل سمحوا لك باختيار اسمك ؟
    Hatta seni içeri alırlarsa seni eğlendirebilirim bile. Open Subtitles لربما تمكنت إسعادك.. لو سمحوا لك بالدخول
    Evet, ne söylediğinden emin değilim, ama onlar gitmene izin verecekler. Open Subtitles نعم ، لست متأكدا ً مما قلته ولكنهم سمحوا لكِ بالذهاب
    Sizi Taburcu ettiklerinde, bir adam eve götürmek için sizi bekliyordu. O bendim. Open Subtitles حسناً ، عندما سمحوا لكِ بالخروج كان رجلاً في انتظارك و أخذك إلى المنزل ...
    Ve işin doğrusu onların dışarıdaki piyasayla rekabete dayanabilmek için aldatılmalarına izin vermiş olmaları asıl üzücü nokta. Open Subtitles و بصراحة كيف سمحوا لأنفسهم أن يخدعوا قصة حزينة عن طبيعة الحياة في الخارج
    Bana izin verirler mi, yoksa... çok büyük bir belaya mı bulaştım? Open Subtitles ...إذا سمحوا لي , أو هل أنا لا أكن في مشكلة الآن
    Ve anne babam, yükses sesle çalmama izin verdikleri icin! Open Subtitles وإلى والدي,لأنهم سمحوا لي أن اعزف بصوت عالي كما أردت
    Teksaslıların hepsini kullanmalarına izin verirlerse, PT kemerleri ve emniyet talimatlarına gerek kalmaz. Open Subtitles إذا سمحوا للتكساسيين في تولي القيادة، فلن تكون هناك حاجة لأحزمة وأرشادات الأمان.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more