| Utanmadan yalan söylediğinizi. Senin özel alanın. Yardım derneğinden bahsettiğinizi duydum. | Open Subtitles | الكذب مثل البُساط , تخصصك , سمعتكِ تتحدثيتن عن المركز الاجتماعى. |
| Bugün siz konuşurken duydum. | Open Subtitles | بالله عليكِ، لقد سمعتكِ تتكلمين معه اليوم |
| Senin ve o yaşlı cadının konuşmalarını duydum. | Open Subtitles | ولقد سمعتكِ أنتِ والساحرة العجوز، تتحدثن عن هذا |
| Buna bakmak için, her şeyini verebileceğini söylediğini duymuştum. | Open Subtitles | سمعتكِ تقولين أنكِ ستفعلين أي شيء لتلقي نظرة عليها |
| Babanın ofisindeyken, sizi konuşurken duydum. | Open Subtitles | سمعتكِ تتحدثى الى والدكِ عندما كنت فى مكتبه |
| Sevgilinle telefonda konuşurken duydum. Erkek tarafından biraz akıl ister misin? | Open Subtitles | سمعتكِ تتكلمين مع رجل في الهاتف, أتريدين نصيحة من رجل؟ |
| Bağırdığını duydum. Hâlâ duyuyorum! | Open Subtitles | لقد سمعتكِ تصرخين ولا زلتُ أسمعكِ تصرخين |
| Tamam, büyük kulaklarım olduğu için üzgünüm ama Tam ve pizza dükkanı olayını duydum. | Open Subtitles | حسناً ، آسفه لإمتلاكِ سمعاً قوياً.. لكنني سمعتكِ تتحدثسن عن مطعم البيتزا.. هل تريدين رأيي؟ |
| Ve seni hayaletlerin sana işaret ve mesajlar verebileceğini söylediğini duydum bu tamda anneim ihtiyacı olan şey | Open Subtitles | أنتِ ساعدت والد ذلك الشاب وأنا سمعتكِ تقولين أن الاشباح تعطيك إشارات ورسائل هذا ما تريده أمي بالضبط رسالة |
| Hiç birini anlamadım, zaten istemedimde, ama onun, gerçeği bilmediğini söylediğini duydum. | Open Subtitles | ولكني سمعتكِ تقولين شيئاً عن أنه لا يعرف الحقيقة |
| Seni telefonda mağazadaki kızla konuşurken duydum. | Open Subtitles | سمعتكِ تتكلّمين على الهاتف مع تلك البائعة |
| Evet söylediğinizi duydum, hiç olmazsa--- | Open Subtitles | نعم, لقد سمعتكِ, ولكن هل يمكنني على الاقل |
| Seni telefondayken duydum Hazırlanmaya ihtiyacın var. | Open Subtitles | لقد سمعتكِ على الهاتف، أنتِ في حاجة إلى ترتيب لوضعكِ |
| Dün akşam bir arkadaşınla plan yaptığınızı duydum. Em ile. | Open Subtitles | لقد سمعتكِ تُحددين موعداً مع صديقتك بالأمس. |
| Seni kütüphanede duydum Freya. Erkenden Londra'ya gidiyorum. | Open Subtitles | سمعتكِ فى المكتبه سأغادر باكراً إلى لندن |
| Tanıştığımız gece, yaşadığın talihsizlikten hemen önce seni birkaç nota mırıldanırken duydum. | Open Subtitles | سمعتكِ تغنين بعض الأغاني ، قبل تلك الحادثة في الليلة التي تقابلنا فيها .. |
| Sonra birden senin "ne yapıyorsun sen" diye bağırdığını duydum. | Open Subtitles | ومن ثم سمعتكِ فجأة تصرخين "مالذي تفعله بحق الجحيم ؟" |
| Kız kardeşinle konuşurken, kâbuslarının gerçeğe dönüştüğünü duymuştum. | Open Subtitles | أظنني سمعتكِ تتحدثين إلى شقيقتكِ كيف أن كوابيسكِ تتحقق |
| Büyükannen böyle konuştuğunu duydu mu hiç? | Open Subtitles | هل سمعتكِ جدتكِ تتحدثين مثل ذلك قط؟ |
| Söylediğimi yaparsan itibarın kurtulabilir. | Open Subtitles | إفعلي مثلما أطلب و قد يكون لازال هناك وقت لإنقاذ سمعتكِ. |
| Ünün senden önce geliyor. | Open Subtitles | سمعتكِ تسبقك |
| Ta ki, Mars Üniversitesinde senin konuşmanı duyana kadar. | Open Subtitles | ضاعت إلى أن سمعتكِ تتحدثين "في جامعة "المريخ |
| Seni radyoda dinledim. Göç konusunda haksızsın. | Open Subtitles | سمعتكِ على المذياع أنتِ مخطئة بشأن الهجرة |
| Ama genç bir muhabir olarak "Daily News"için gece yaşamını izlerken ününüz elbette ziyafet malzemesiydi. | Open Subtitles | لكنِّي كنت أكسب قوت يومي على سمعتكِ حينما كنت صحفيًا صغيرًا أغطي الحياة الليلية بالأخبار اليومية |