| Bu bir beyazdan bugüne kadar duyduğum en mantıklı şey. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الأكثر منطقيّة قد سمعتهُ من رجل أبيض |
| - Bu duyduğum en üzücü şey. | Open Subtitles | هذا كان أكثر شيئٍ محزن أنا سمعتهُ في حياتي. |
| Bu hayatımda duyduğum en salak şey. | Open Subtitles | حسناً ، هذا من دونِ شك هذا اغبى شئ سمعتهُ في حياتي على الإطلاق |
| Onu geceleri biriyle telefonda konuşurken duyduğum olurdu. | Open Subtitles | سمعتهُ يتحدّث على الهاتف في منتصف الليل أحيانًا. |
| Çok net bir şekilde duyduğum halde, şu söylediklerini duymamış gibi yapacağım. | Open Subtitles | الآن ، سأتظاهر أنني لم أسمع ما سمعتهُ جيداً |
| Bu duyduğum, ...en tatlı ve korkutucu şey. | Open Subtitles | هذا أكثر شيءٍ لطيف مرعبٍ سمعتهُ في حياتي. |
| duyduğum en aptalca şey bu. | Open Subtitles | ذلك أغبى شيء سمعتهُ على الإطلاق. |
| duyduğum tüm şeyler kovulmamı istediğini gösteriyor. | Open Subtitles | كل ما سمعتهُ أنكَ تودني أن أطرد |
| Bu şimdiye kadar duyduğum en salakça zırva. | Open Subtitles | هذا أغبى كلامٌ قد سمعتهُ للأبد |
| Şu ana kadar duyduğum... -...en şımarıkça şey bu. | Open Subtitles | هذا أكثر شيء ٍمتسامح سمعتهُ في حياتي |
| duyduğum en çılgınca şeydi. | Open Subtitles | حسناً، أكثر أمر جنوني سمعتهُ... |