| Seninle tanışmak istedim. Yenilmez olduğunu duydum. | Open Subtitles | أريد مقابلتُك، سمعتُ أنك غير قابل للهزيمة |
| Adınızın Bayan Congeniality olduğunu duydum? | Open Subtitles | سمعتُ أنك الرابحة في مسابقة الأناقة؟ |
| Bizim için tekrardan çalışmaya niyetli olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك تريد العمل لدينا مجدداً. |
| Oğlunun kazasından sonra 2 yıI daha davaya saplanıp kalmışsın diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك حفرت عميقاً في القضية لأكثر من سنتين بعد حادث إبنك. |
| Başın belaya girmiş diye duydum. Konuşmak ister misin? | Open Subtitles | سمعتُ أنك وقعت في مأزق ما أتريد التحدث عن الأمر؟ |
| Tanrıya şükür. Hayatta olduğunu duymuştum; ama... | Open Subtitles | الحمد لله ، سمعتُ أنك حي ، ولكن |
| Evet. Silah tüccarı gibi bir şey olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | أجل، لقد سمعتُ أنك تاجر سلاح أو ما شابه |
| Duyduğuma göre bu genç Sobaborusu ile birlikte gayet hoş bir sohbette bulunmuşsunuz. | Open Subtitles | سمعتُ أنك وهذا الفتى الصغير هنا كانت لديكم مُحادثة لطيفة |
| Senin de aday olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك مرشح، أيضاً. |
| Neyse, cenazen olduğunu duydum ve gelip rahmet dilemek istedim. | Open Subtitles | "على أي حال, سمعتُ أنك أقمت جنازة... ." "لذلك قررت أن أقف و أقوم بواجبى ." |
| Hala üniversitede olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك لا تزال في الجامعة. |
| Dün gece Jim Jones'un evinde olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك دعوت "جيم حونز" على العشاء بالأمس (جيم جونز قائدٌ دينيٌ أمريكي) |
| Fransa'da yaralanmışsınız diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك أُصِبت في "فرنسا". |
| Hasta olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك في اجازة مرضيه |
| - Bir haftadır burada olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | سمعتُ أنك عدتَ منذ حوالي أسبوع - أجل - |
| Duyduğuma göre işe yarayacak yeni bir parça tasarlamışsın. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أنك قد صممت قطعة مؤخرًا قد تنجح في ذلك |