"سنحت لي" - Translation from Arabic to Turkish

    • Elime
        
    • varken
        
    • şansım
        
    • fırsatım
        
    Elime fırsat geçmişken, makineleri bozmalıydım. Open Subtitles كان يجب أن أقوم بتعطيل المحرك عندما سنحت لي الفرصة
    Yani hikâyeyi benim tarafımdan anlatma fırsatı Elime geçtiğinde insanlar gerçeği öğrenecekti. Open Subtitles أعني، عندما سنحت لي الفرصة لأخبرها بدوري في هذه القصة، الناس سيعرفون الحقيقة.
    Hala şansım varken seni yatağa bağlamam gerekirdi. Open Subtitles وجب أن أدّبسك بالسرير ،عندما سنحت لي آخر فرصة ،وكأنك كنت الفراشة
    fırsatım varken senden kurtulmalıydım. Open Subtitles هذا ما كنت تردده طوال ساعة مضت كان يجدر بي التخلص منك عندما سنحت لي الفرصة بذلك
    şansım yaver giderse hırsızlık da yaparım ama riyakar değilim. Open Subtitles سأكون لصاً إن سنحت لي الفرصة لكنني لست منافقاً لعيناً
    Bir savaşçı, gerçek güce sahip olmak için bir şansım vardı! Open Subtitles لقد سنحت لي الفرصه لتكون لدي القوه الحقيقيه لكي اصبح محارب
    O ülkenin başbakanıyla konuşma fırsatım oldu, bu kararın neden alındığını sordum. TED وقد سنحت لي فرصة الحديث مع رئيس الوزراء عن سبب اتخاذه هذا القرار.
    Ve Elime oyunu başka türlü oynama şansı geçtiğinde, aklımda bir soru işareti bile yoktu. Open Subtitles وبمجرد ما سنحت لي الفرصة لألعب لعبةمختلفة... لم أتردّد للحظة
    Elime geçen bir sonraki fırsatta kaçtım fakat peşimden bir birlik göndereceklerini ve onlardan uzun süre kaçamayacağımı biliyordum bu yüzden seni aramaya geldim. Open Subtitles وعند اول فرصة سنحت لي, اغتنمتها و هربت. لكني كنت اعرف انهم سيرسلون القوات لتتعقبني ولم اكن بالقوة الكافية لكي اهرب منهم طويلاً, لذا...
    Elime geçen ilk fırsatta seni öldüreceğim. Open Subtitles إذا سنحت لي الفرصه سأقتلك
    Arthur Mitchell'i Elime geçen ilk fırsatta öldürebilirdim. Open Subtitles "كان بوسعي قتل (آرثر ميتشل) في أوّل فرصة سنحت لي"
    Hem de Elime geçen ilk fırsatta. Open Subtitles في أول فرصة سنحت لي.
    Jackson, şükürler olsun ki sonunda her şeyi düzeltme şansı geçti Elime. Open Subtitles ‫(جاكسون)، أحمد الخالق لأن الفرصة ‫سنحت لي لأصحح الأمور
    Çünkü hala şansım varken bir şeyler yapmalıydım. Gücüm varken. Open Subtitles كان عليّ فعل شيء عندما سنحت لي الفرصة، عندما كانت لديّ القدرة على ذلك
    Stephanie bunu çok dinledi ama sansım varken Santa Maria'da bir yer alsaydım şimdi zengin olurdum. Open Subtitles ستيفاني قرأتها آلاف المرات ولو أنني ذهبت إلى سانتا ماريا عندما سنحت لي الفرصة كنت سأجني ثروة ، عندما افتتحوا ذاك
    şansım varken şu kilimlerden bir tane almalıydım. Open Subtitles كان يجب أن أشتري أثمالهم عندما سنحت لي الفرصه
    Shanghai'da, yerel bir lezbiyen grup ile konuşma şansım oldu ve onlara kendi hikayemizi bozuk Mandarin aksanımla anlatmaya çalıştım. TED في شنغهاي، سنحت لي الفرصة للتحدث إلى مجموعة محلية من المثليات جنسيا وأخبرهم قصتي بلغتي الصينية الرديئة.
    Şimdi başı boş gezmek yerine iyi bir şeyIer yapma şansım var. Open Subtitles الآن سنحت لي الفرصة لعمل الخير بدلاً من التسكع.
    Bu nedenle ne zaman fırsatım olsa, orada veya orası için bir şey yapmaya çalışırım. TED لهذا كلما سنحت لي الفرصة , احاول ان افعل شيئا فيها او لها.
    2008 yılında, bir sanatçı misafirliği için Berlin,Almanya'ya gidebilme fırsatım oldu. TED في عام 2008، سنحت لي الفرصة للسفر إلى برلين، ألمانيا، لحضور برنامج خاص بالفنانين هناك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more