Sekiz tane ızgara peynirli sandviç yedi. | Open Subtitles | كان لديها ثمانية سندويتشات مشويه بالجبن. |
-Karım hindili sandviç yaptı. | Open Subtitles | جَعلتْ زوجتُي البعضَ سندويتشات ديك رومي إذا أي شخص يُريدُ واحد. |
Burası müthiş fırında pişmiş etli sandviç yapıyor. | Open Subtitles | هذا المكان كان يصنع الكثير من سندويتشات كرات اللحم |
Çeşitli sandviçler, Yumurtalı domuz böğrü, Yumurtalı Jambon ve ciğer var. | Open Subtitles | ، يوجد سندويتشات متنوعة بيض ولحم وبيض ولحم، كبد |
New York'un en güzel Philly biftekli sandviçleri buradadır. | Open Subtitles | احسن سندويتشات لحم فيلية في مدينة نيويورك |
Bana jambonlu yumurtalı peynirli sandviç dediğinde. | Open Subtitles | عندما قلت أنّك عملت سندويتشات لحم خنزير، وبيض، وجبن |
- Benim gözler kusursuz görüyor. - Köfteli sandviç yaptım sana. | Open Subtitles | انا لدي رؤية سليمة 20/20 و انا لدي سندويتشات من اللحم |
Uh, pizza yok, ama ton balıklı sandviç ve cips var. | Open Subtitles | اه , لا توجد بيتزا لكن هنالك سندويتشات تونة وشبس . |
Sadece dondurmalı sandviç yiyorum ve üç gündür kakamı yapmadım! | Open Subtitles | أنا لا آكل سوى سندويتشات الآيس كريم ولم أقضِ حاجتي من 3 أيام |
Çorba, sandviç ve erkeklik gururu bırakmamak. Annemin eskiden yaptıkları gibi. | Open Subtitles | شوربة, سندويتشات وكـسر رجولة تماماً مثل الذي اعتادت أمي تحضيره |
sandviç yemek için büfeye gideceğim. | Open Subtitles | سأذهب لمطعم الوجبات لأحصل على سندويتشات. |
Yoksa sen Philadelphia biftekli sandviç mi dersin? | Open Subtitles | او هل تسميها سندويتشات لحم فيلاديفيا؟ |
Biraz jambonlu ve peynirli sandviç, hindili sandviç, dana rostolu sandviç ve elbette makarna salatası, patates salatası ve tabii ki normal salata. | Open Subtitles | لَكنِّي كُنْتُ قادر على الجَعْل بَعْض سندويتشاتِ الجبنَ ولحمَ الخنزير، الديك الرومي يَحْصرُ، سندويتشات لحم البقر المشوي. ، وبالطبع، سلطة معكرونةِ، |
Ben de gidip dondurmalı sandviç alayım. Hadi. | Open Subtitles | سأجلب لنا بعضا من سندويتشات الآيس كريم |
Sana 3 tane simit, 2 tane sosisli sandviç aldım. | Open Subtitles | واشتريت لك 3 كعكات و2 سندويتشات هوت دوق |
Biz Kyle ile balığa giderken yanımıza yarım düzine fıstık ezmeli reçelli sandviç alırdık ve krallar gibi yaşadığımızı sanırdık. | Open Subtitles | "يا للروعة تعلمي , عندما أنا و " كايل كنا نذهب لصيد السمك كنا نأخذ نصف دستة سندويتشات من الفستق والزبده والجيلي |
Ve sandviçler olduğundan emin ol tamam mı? | Open Subtitles | ونتأكد أن هناك سندويتشات كافية ، اتفقنا ؟ |
Orda sandviçleri vardı. | Open Subtitles | كان عندهم سندويتشات هناك إشتريت لك بعضها |
Kızarmış peynirli ekmek. | Open Subtitles | رائحتكِ تبدو مثل , مثل سندويتشات الجين المحمص |
Pastırmalı sandviçe bayılırım. | Open Subtitles | أحب سندويتشات الخنزير بالخس والطماطم |
Oh. "Çay" dediğinde, şu küçük sandviçlerden başka bir şey olmayacağından korkuyordum. | Open Subtitles | حينما قلت شاي توقعت لا شيء سوف سندويتشات بسيطة |