Riley, olanlar için biz de utanç içindeyiz. Özür yazısı yayınlayacağız. | Open Subtitles | رايلي، نحن محرجون بسبب ما حدث و سننشر اعتذاراً |
Bayan Johnson'ın da dediği gibi, biz bulduklarımızı yayınlayacağız ve gerçekler konuşacak. | Open Subtitles | كما أشـــارت السيّدة جونســون، سننشر ما نتوصّل إليه من نتائج. وندع الحقائق تتحدّث عن نفسها. |
Haldeman'ın fonu idare eden beşinci kişi olduğuyla ilgili bir hikaye yayınlayacağız ve bize zorluk çıkarıyorlar. | Open Subtitles | و لكننا سننشر مقالا أن هالدمان هو الرجل الخامس من المتحكمين في المال... و هم يزعجوننا هنا |
Yarın FBI ile ilgili bir hikaye yayınlıyoruz. | Open Subtitles | غدا سننشر تحقيقا عن المباحث الفيدرالية |
Hayır, şu anda en zirvede olan konuşmanın hikâyesini yayınlıyoruz. | Open Subtitles | لا، بل سننشر قصة أصبحت على لسان الكل |
Sonuca ulaşırsak nerede yayımlayacağız? | Open Subtitles | ان حصلنا على هذه النتيجة اين سننشر ؟ |
Başkan ayrılır ayrılmaz resimleri yayınlayacağız. | Open Subtitles | سننشر الصور بعد أن تطير طائرة الرئيس. |
Mektubu yayınlayacağız. | Open Subtitles | سننشر ذلك الخطاب |
Yarın, iki yıllık e-mailleri yayınlayacağız." | Open Subtitles | "غداً, سننشر الرسائل التي تعود لسنتين" |
Hemen yayınlayacağız. | Open Subtitles | شكراً لكم - سننشر هذه حالاً - |
Joshua Masterson'ın öldürülüşünün görüntülerini yayımlayacağız. | Open Subtitles | سننشر لقطة مصورة لمقتل (جوشوا ماسترسون) |