Yani muhtemelen küçük yaşta bir seri cinayete tanık oldu. | Open Subtitles | مما يعني أنه ربما تعرض لجرائم تسلسلية في سن مبكرة |
Annem ve babam, bana küçük yaşta faydalı olmayı ve çevreye hizmet etmeyi öğrettiler. | TED | علمني والديّ في سن مبكرة عن رد الجميل و أن أكون وكيلة جيدة للبيئة. |
Başka bir beyinle eşleşme isteği de çok erken yaşlarda başlayan temel bir istektir. | TED | ورغبتنا بالاقتران بدماغ آخر هو شيء أساسي للغاية والذي يبدأ في سن مبكرة جداً. |
genç yaşta Harvard'da ve MIT'de ders vermiştiniz. | TED | درّست في جامعة هافرد ومعهد ماساتشوستس للتقنية في سن مبكرة |
Gösterilerimi yapmaya çok küçükken başladım. | Open Subtitles | إذاً لقد بدأت بالعروض في سن مبكرة جداً |
Küçük yaşlardan itibaren, - SEKIZ YIL ÖNCE | Open Subtitles | منذ سن مبكرة جداً بذلت (جاين غلوريانا فيانويفا) |
Ben şanslıydım çünkü anneannem, küçük yaşta bana okumayı öğretti. | Open Subtitles | لقد علمتني القراءة في سن مبكرة جدا نعم إن القراءة في غاية الأهمية |
Çok küçük yaşta bana ekstrem seksten bahsetmiştin hatırlarsan. | Open Subtitles | لا يمكنك التراجع هذا ما أخبرتيني به عن الإيلاج الجنسي في سن مبكرة |
küçük yaşta kontrolü kaybetmiş ve şimdi yeniden kazanmak istiyor. | Open Subtitles | فقد السيطرة في سن مبكرة وهو يائسٌ لإستعادَتها. |
Çok küçük yaşta zorluklara göğüs germeyi öğrendim. | Open Subtitles | كنت متعلم في سن مبكرة جدا يجب عليك أن تلف مع اللكمات |
Babasını küçük yaşta kaybetmsine ve yokluk içinde büyümesine rağmen diğer liderlerle stratejik anlaşmalar yaparak hızla güç kazandı. | TED | على الرغم من فقدانه لوالده في سن مبكرة ونشأته في الفقر، أمسك سريعاً بتلابيب السُلطة بعقد تحالفات استراتيجية مع القادة الآخرين. |
Size, ilerleyen süreçte ne olduğundan bahsettim ama bazı farklar çok erken yaşta ortaya çıkabilir. | TED | إنني اتحدث عن ما يحدث لاحقاً، ولكن بعض هذه الاختلافات تظهر بشكل صادم في سن مبكرة. |
Omzunda, bileğinde ve omurgasındaki hasar miktarına bakılırsa erken yaşta golf oynamaya başlamış olmalı. | Open Subtitles | نظراً لكمية إهتراء كتِفها ,مِرفقها و عمودها الفقري لا بد أنها بدأت تلعب الغولف في سن مبكرة |
Babası isteseydi daha erken yaşta başlayabilirdik. | Open Subtitles | قد بدأت في سن مبكرة لقد كَانتْ بحاجةِ أبّيها. |
genç yaşta, bilgisayarları araç olarak kullanan bir fizikçi olarak başladım. | TED | لذا فإنني بدأت في سن مبكرة كفيزيائي باستخدام الكمبيوترات كأدوات. |
Babasının kötü biri olduğunu ve annesinin genç yaşta ölen bir alkolik olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | اعرف ان اباها كان يؤذيها وامها مدمنة على الكحول وماتا في سن مبكرة |
genç yaşta radikal İslam gruplarına çekilmiş. | Open Subtitles | إنجذب إلى جماعة إسلامية متطرفة في سن مبكرة |
Ben de annemi çok küçükken kaybettim. | Open Subtitles | لقد فقدت أمي في سن مبكرة |
Öne çıkan bir grup insan var, ve bunların bir çoğunu tanımasanız da öne çıkanların hepsi üç ila 15 yaşlarındayken, yani daha çok küçükken bizim yörüngemize ve aya gittiğimiz o zaman diliminden esinlendiler. | TED | هناك مجموعة من الأشخاص الذين سترد أسمائهم -- ولا تعرفون كلاً منهم -- لكن الأشخاص الذين سيردون كانوا قد ألهموا في سن مبكرة, بعمر الثلاث إلى 15 سنة, من خلال ذهابنا إلى المدار حول الأرض وذهابنا إلى القمر ها هنا, بالضبط خلال هذه الفترة. |
Luna ailesini çok küçükken kaybetti. | Open Subtitles | لونا) فقدت والديها في سن مبكرة) |