| Tabi, bu bir Saul Steinberg. New Yorker'da kapak olmuştu. | TED | إنها بالطبع سول ستينبرج .. كانت على غلاف مجلة نيويوركر |
| - Ama işin iyi tarafı Saul'un İndirimli Gözlükçüsü bana kaldı. | Open Subtitles | لكن الخبر الجيّد هو أنّي حصلت على محلّ التخفيضات ''سول'' للنظّارات. |
| Saul Berenson, geçen onca yıldan sonra hâlâ başkalarının hayatını riske atıyor. | Open Subtitles | سول بيرنسون مازال, بعد كل هذه السنين يضع حياة الاخرين على المحك |
| Sen, ben ve Eun Seol, üçümüz birlikte arabamı alıp oraya gideceğiz... | Open Subtitles | السكرتير كيم وأنـا مع نوو اون سول .. سنأخذ سيارتي |
| Öyleyse Yong Sul'la ben Majesteleriyle de siz takım olun. | Open Subtitles | اذاَ انا يونج سول سنكون فريق واحد وسموه يمكنه ان يكون فريق اخر مع باق ها |
| Saul bana bundan daha saygılı davranman gerektiğini sana söylemeliydi. | Open Subtitles | كان يجب ان يخبرك سول ان تعاملينني بمزيد من الاحترام |
| Joey MacDonald ve Saul MacDonald'ın karısı geliyor. | Open Subtitles | ابنة مكدونالد وزوجة سول مكدونالد قادمتان |
| Saul'un yanında Meksikalı bir çocuk vardı. Onu bir mesajla yolladılar: | Open Subtitles | ولد مكسيكي كان مع اخي سول اعادوه الينا ومعه رسالة |
| Babam su haklarını Jason'a devrederse, Saul yaşayacakmış. | Open Subtitles | سيطلقوا سراح سول اذا اعطى والدي حقوق مشارب المياه لجيسون |
| Saat 8'te. Saul'u bara getirecekler. Babam da tapuyu getirecek. | Open Subtitles | الساعة الثامنة سيحضرون سول الى الصالون ، وسيحضر والدي صك الملكية |
| Saul'un kellesinin gitmesi ne utanç verici bir durum! | Open Subtitles | هل تعرفون ان هذا عار بغيض للاسف سول قد قتل |
| Saul 10'uncu. 10 kişi yeter, ne dersin? | Open Subtitles | سول رقم 10 عشرة افراد ممكن ان يقوموا بها ، الاتعتقد هذا ؟ |
| Saul'un paketi 7:05'te varacak ve Linus sifreleri alacak. | Open Subtitles | اغراض سول تصل في الساعه 7: 05 ، لينوس سيحصل على الاكواد |
| İşte bu bir problem. - Saul, D.C. ünitesinin komutasını sen al. | Open Subtitles | سول, تولي القيادة الشخصية علي وحدات دي.سي |
| Emniyeti aradım, Dedektif Saul diye biri yok. | Open Subtitles | ؟ لقد تحققت من دائرة الشرطة لا يوجد تحري بإسم سول |
| Hey,anne benim çıkmam gerek. Saul dayım beni almaya geliyor. | Open Subtitles | أمي يجب أن أذهب لأن خالي "سول" سيأتي و يقلني |
| No Eun Seol, kötü bir üniversiteye gittiği halde, yine de idrak kabiliyeti çok yüksek. | Open Subtitles | نوو اون سول تخرجت من جامعـة فاشـلة ومع ذلك كانت ستفـهم ما اعنـيه |
| Bu arada, eve gittiğinde No Eun Seol'a canını sıkan şeyi sorabilir misin? | Open Subtitles | صحيح .. وعندمأ تعودين للبيت إسألي نوو اون سول اذا كانت هنـاك أي مشكلـة |
| Yong Sul hastanede Chi San'a refakat ediyor. | Open Subtitles | بما ان يونج سول ذهب للمشفى لتشى ان سنباى |
| Seul istasyonunda inen insanları senin çekçeklerinin alıp götürüyor değil mi? | Open Subtitles | ..الناس الذين ينزلون من محطة سول أنهم يأخذون عرباتكم الخاصة .. |
| Sal, sanırım o, geçen hafta gelen çocuk. | Open Subtitles | سول, واعتقد انه هو الشاب الذي جاء فى الاسبوع الماضي. |
| Bir çok kişi, K.D.H.C'nin, Güney Kore/Seoul'de eğitilen 11 bin tankla misillemede bulunabileceği konusundaki endişesini dile getirdi. | Open Subtitles | وابدى الكثير عن قلقهم من ان كوريا ستنتقم بـــ 11 الف من انابيب مدفعيتهم على سول فى كوريا الجنوبية |
| 200 sterlinle, kafamızı suyun üzerinde tutabiliriz ve Sawle, sardalyelerini tuzlayabilir. | Open Subtitles | بمائتي جنيه يمكننا إبقاء رؤوسنا مرفوعة و سول يمكنها تمليح أسماكها |
| Kendisini Virginia Ruh Sağlık Spa Merkezi'nde etiketlemiş. | Open Subtitles | وتستريح فى حمام السباحة نعم ، مع إضافة علامة جغرافية لموقع مُنتجع فيرجينا سول الصحى |
| Chuckie Sol olayını duyduktan sonra, buraya gelip, onu bulup, durdurmalıydım. | Open Subtitles | عندما سمعت بأمر شاكي سول اضطررت الى العوده كي أجده .. |
| Sıradaki yarışmacı, Bayan Morgan'ın 10.sınıfından "Lady Grinning Soul" ile Cherie Currie. | Open Subtitles | المتسابقة التالية من الصف العاشر للآنسة موريان هي شيري كوري تؤدي أغنية الليدي سول |
| Ah, Bay Sewell, Bay Kardarsian, | Open Subtitles | " سيد " سول " سيد " كارداشيان |