"سيؤول" - Translation from Arabic to Turkish

    • Seoul
        
    • Seul'u
        
    • varacağını
        
    • nereye
        
    • Seul'den
        
    Şimdi ise Seoul'deki 45,000 resmi kuruluş dünyaya liderlik ediyor! Open Subtitles الآن 45000 موظف عام في سيؤول. يصنعون التقدم في الطريق الي العالم.
    2004 ilkbaharı, ben Seoul'da doğdum ve hep orada yaşadım. Open Subtitles إنه ربيع عام 2004 .. لقد ولدت في سيؤول وعشت بها كل لحظة
    3 Aralıkta Seoul'da ilk kar yağışı oldu. Open Subtitles لقد شهدت سيؤول الثلوج في الثالث من ديسمبر
    Bugün, bir adam Seul'u terörize ederek Başbakan'ın özrünü talep ediyor. Open Subtitles اليوم ، أرهب رجل سيؤول و طلب إعتذار الرئيس
    Evet, sarhoştu ve çocuklar da uyuyordu. İşin nereye varacağını iyi biliyordum. Open Subtitles لقد كان ثملاً، وكان الصغيران نائمين وكنتُ أعرف تماماً إلامَ سيؤول الأمر
    Bu teğmen Seul'den sizi görmeye gelmiş. Open Subtitles ـ لقد قَدِمَ الملازم من سيؤول خصيصا لرؤيتك
    Hemen Seoul'e dönüp hastaneye gitmeliyim. Open Subtitles أنا لم أكذب أعتقد بأنه عليّ الإسراع بالذهاب إلى المستشفى في سيؤول
    Lütfen Seoul'deki araştırmaları istediğim gibi devam ettir. Open Subtitles رجاءً إستمر بالتحقيقات في سيؤول كما طلبت
    Seoul'e geldiğimde de biliyordun değil mi? Open Subtitles عرفتي أيضاً أنني عدت إلى سيؤول ، أليس كذلك ؟
    Seoul merkezi ve sınırdaki bütün hastaneleri gözden geçirdim. Open Subtitles بحثت في كل المستشفيات في وسط سيؤول وعلى حدود المدينة
    Seoul'da yaşamak sıkıcı ve zordu. Open Subtitles عندما كنت أعيش في سيؤول حياة صعبة و وحيدة
    O şimdi Seoul Ulusal Üniversitesinde. Open Subtitles الآن هو في جامعة سيؤول الوطنية.
    Sesin Seoul'un içinde çınlasın! Open Subtitles اجعلي صوتكِـ يرن خارج وخلال سيؤول.
    Seoul'da da böyle birşey var. Open Subtitles هنالك شيئاً كهذا في سيؤول أيضاً
    Evet. Yarına kadar Seoul'e dönmeyi planlıyorum. Open Subtitles نعم ، أخطط أن أعود إلى سيؤول غداً
    [Daire#30, Shimin Daireleri] [Hwe Hyun Mahallesi, Seoul Şehir Merkezi] Open Subtitles [ شقق شيمن # 30 ] [ منطقة هيو هيون ، مدينة سيؤول ]
    Onları Seoul'da öldürüp cesetlerini buraya gömmüşler. Open Subtitles يقتلون في "سيؤول" ويتخلّصون من الجثث هنا.
    Seul'u ziyarete geldiğinden birlikte yemek yiyelim dedik. Open Subtitles ،إنهُ يزور سيؤول .لذا تناولنا العشاء معًا
    Bu işin nereye varacağını görmek için sabırsızlanıyorum. Open Subtitles لا استطيع الانتظار لأرى كيف سيؤول الامر.
    Peki ya, anne babaları yoksa bunca çocuğu nereye koyacağız? TED ففي نهاية المطاف، أين سيؤول أمر كل أولئك الأطفال الذين فقدوا والديهم؟
    Seul'den gelen kadınla gece bir şey yaparken gördüm sizi. Open Subtitles لقد رأيتكِ تفعلين شيئاً في الليل مع تلك المرأة التي من سيؤول.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more