Buradan uzaklaştığı sırada Max'i arabasına benzin doldururken görmüş. | Open Subtitles | انه من قاد سيارته الى هنا وتوقع ان ماكس يملأ سيارته بالوقود |
Kuru temizlemeden giysilerini almak, arabasına benzin koymak, kahvesini getirmek.. | Open Subtitles | جلب ملابسه تعبئة سيارته بالوقود |
Her sabah dört yüz dolara kaldığı dairesinde uyanan, o ayki taksitlerini ödeyebileceğinden emin olamayan, arabasına benzin alabileceğinden emin olamayan, çocuğunun bakım yurdu masraflarını karşılayabileceğinden emin olamayan adam. | Open Subtitles | الرجل الذي يستيقظ كل صباح في شقة بـ ( 400 ) دولار في الشهر يتسأل كيف سيدفع رهن ذلك الشهر يتسألك كيف سيقوم بتعبئة سيارته بالوقود |